Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5626 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 4563 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ: KUMLUCA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 08/07/2008NUMARASI: 2007/41-2008/337Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaş bulunduğu 11 parsel sayılı taşınmaza komşu 6 parsel maliki olan davalıların komşuluk hukukuna aykırı ve çekme mesafesine uyulmadan yaptıkları seralardan akan yağmur sularının taşınmazında birikmesi sonucu tarımsal faaliyet yapamadığını ve bir bölümünü kullanamadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi, seranın komşuluk hukukuna uygun mesafe geri çekilmesi ve gerekli tedbirlerin alınmasını istemiştir.Davalılar, davacının taşınmazına bir müdahale olmadığı gibi bir zarar da bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, müdahale olgusunun keşfen belirlendiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, davalının taşınmazına yapılan seraların üzerinin kaplanması nedeniyle yağan yağmur suyunun birikmesi neticesi güneyde bulunan davacıya ait taşınmaza yüksek hızda akması sonucu davacıya zarar verdiği ileri sürülerek yıkım suretiyle elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, bilirkişi raporunda öngörülen “ birbirine komşu olan taraflara ait taşınmazlar arasından geçen arkın davalı tarafından temizlenmesi ve açılması suretiyle” zararın giderilmesi önlemine karar verilmiş, anılan bu karar taraflarca temyiz edilmiştir.Bilindiği gibi T.M.K'nun 742.maddesi uyarınca, taşınmaz maliki üst taraftaki araziden kendi arazisine doğal olarak akan suların ve özellikle yağmur, kar ve tutulmamış kaynak sularının akışına katlanmak zorundadır. Komşulardan hiçbiri, suların bu akışını diğerinin zararına değiştiremez.Aynı yasanın 743.maddesi 1. ve 2. fıkrası gereğince de “bir arazinin suyu öteden beri alt taraftaki araziye doğal bir şekilde akmakta ise, alt taraftaki arazi maliki, üst taraftaki araziden fazla suyun boşaltılması sırasında da bu suları… kabul etmek zorundadır. Alt taraftaki arazi maliki boşaltma dolayısıyla akan sulardan zarar görmekte ise gideri üstteki arazi malikine ait olmak üzere, kendi arazisinden yapılacak mecra ile suyun akıtılmasını isteyebilir.”Yanlar arasındaki çekişmenin sözü edilen yasa hükümlerinin gözetilmek suretiyle çözümlenmesi gerekeceği kuşkusuzdur.Somut olaya gelince; davacı, bilirkişi raporunda temizlenmesi ve açılması bildirilen arkın kendi mülkiyet alanında ve çapı kapsamında kaldığını, ortak sınır niteliğinde bulunmadığını belirtmiştir.O halde; öncelikle sözü edilen arkın taraflara ait taşınmazlar arasında ortak sınır niteliği taşıyıp taşımadığının tespiti zorunludur. Anılan arkın her iki tarafın çapları kapsamında olmayıp ortak sınır teşkil ettiğinin keşfen saptanması halinde bilirkişi raporunda öngörülen tedbirin karar altına alınmış olmasının yanlış olduğu söylenemez.Ne varki, sözkonusu arkın davacının mülkiyet alanında kaldığının belirlenmesi halinde, davacının doğan zararının davalının sera yapması ve üzerini kapatması neticesi meydana geldiğinin kabulü gerekir. Böylesi bir durumda da yukarıda değinilen ilkeler de dikkate alınmak suretiyle taraflar bakımından hak ve yarar dengesi de gözetilerek yeni önlemlerin neler olacağının açıklığa kavuşturulması ve buna göre bir hüküm kurulması gerekeceğinde kuşku yoktur.Öyleyse, tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.05.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.