MAHKEMESİ: BEYKOZ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 04/07/2007NUMARASI: 2006/206-2007/215Taraflar arasında görülen davada;Davacı, komşu 7 sayılı parsel maliki davalıya ait binanın maliki olduğu 8 sayılı parsele taşkın bulunduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, müdahalenin keşfen saptandığı gerekçesiyle davalının elatmasının önlenmesine, yapının taşkın kısmının levazım değeri üzerinden davalı yararına hapis hakkı tanınmak suretiyle yıkıma, ecrimisil isteğinin ise reddine karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davalı lehine hapis hakkı tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmiş, ecrimisil isteği reddedilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, davalıya ait 7 sayılı imar parselindeki yapının imar uygulaması neticesinde davacı adına kayıtlı 8 sayılı imar parseline taşkın hale geldiği benimsenerek karar verilmesi kural olarak doğru ise de, yapı bedeli depo ettirilmeden el atmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilemeyeceği gözden kaçırılmıştır. Bilindiği üzere; bu husus, 3194 sayılı İmar Yasası’nın 18/9. maddesinde “Düzenleme sırasında, plan ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapı, ancak bir imar parseli içinde bırakılabilir. Tamamının veya bir kısmının plan ve mevzuat hükümlerine göre muhafazası mümkün görülemeyen yapılar ise, birden fazla imar parseline de rastlayabilir. Hisseli bir veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedelleri, ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şüyuu giderilmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur.” biçiminde hükme bağlanmıştır.Hal böyle olunca, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum karşısında yapı sahibini korumayı amaçlayan yasa hükmü gözetilerek, öncelikle yapı bedelinin mahkeme veznesine depo ettirilmesi, ondan sonra elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi gerekirken, bedelin ödenmesini parsel malikinin insiyatifine bırakacak şekilde hapis hakkı tanınmak suretiyle hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, taşkın yapının davalının iradesi dışında ve kamu tasarrufu nedeniyle oluştuğu, bir başka ifadeyle davanın açılmasına davalının sebebiyet vermediği göz ardı edilerek yargılama giderleri ve bu giderden sayılan Avukatlık ücretinden davalının sorumlu tutulması da doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.01.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.