Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5568 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5232 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ANTALYA 4. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/10/2012NUMARASI : 2010/684-2012/1212Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi .. ..'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacılar dava dilekçesinde; 13197 ada 1 parsel (27881 ada, 1 parsel) sayılı taşınmazda mirasbırakanları H.. H.. P..'nın payı üzerinde elbirliği halinde malik olduklarını, davalı ... Belediyesi'nin taşınmazı park haline getirerek, diğer davalı ... Çiçekçilik ve Peyzaj Limited Şirketinin ise, ofis, sera, çiçek satış reyonu ve bina yaparak ticarethane olarak kullandıklarını Belediye aleyhine kamulaştırmasız elatmanın önlenmesi davası açtıklarını ileri sürerek, geriye dönük son beş yıllık ecrimisil istemişler, davalı Şirket, şirket ortaklarından bir kısmının kadastral parselde paydaş olduğunu, imar uygulamasından önce yapılan yapıların imar uygulaması ile tecavüzlü hale geldiğini, muhdesat bedeli ödeninceye kadar kullanım haklarının olduğunu davalı Belediye ise ; taşınmazda paydaş olduğunu, paydaşların intifadan men koşulu gerçekleşmeden ecrimisil isteğinde bulunamayacağını, kamulaştırmasız elatma nedeniyle açılan tazminat davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. ./..Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kadastral 827 ada 3 parsel sayılı sebze bahçesi vasıflı ve 828 ada 142 parsel sayılı yol fazlası, taşlık nitelikli taşınmazlarda davalı şirketin sözünü ettiği A.. Ç.. 1/2 oranında paydaş iken payının 07.02.1990 tarihinde yapılan imar uygulaması ile 5578 ada 1 ve 5561 ada 1 parsellere gittiği, A.. Ç..'in her iki imar parselindeki payını 15.02.1996 tarihinde ... Belediyesi'ne bağış yoluyla temlik ettiği ve 20.9.2006 tarihinde ölen A.. Ç..'in, eşi F.. ve çocukları M.., M.. ve A..'yi mirasçı olarak bıraktığı, davalı Şirketin ise 21.12.1990 tarihinde A.. Ç.. ve B.. Ç.. tarafından kurulduğu, bu arada taşınmazların 15.12.1998 tarihinde ikinci kez imar uygulaması görerek 12731 ada 1 ve 12732 ada 1 parsellere gittiği, davacı H.. H.. P.. mirasçıları ve davalı ... Belediyesinin bu imar parsellerinden 12731 ada 1 parselde paydaş oldukları, daha sonra taşınmazların 16.09.2009 tarihinde üçüncü kez imar uygulaması görerek davacıların mirasbırakanı ve davalı Belediyenin 13197 ada, 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş kılındıkları, bu imar uygulamasının İdari Yargıca iptal edilmesi üzerine 31.03.2010 tarihinde dördüncü kez imar uygulamasına tâbi tutularak 27881 ada, 1 parsel sayılı taşınmazda davacıların murisinin 21/6508 oranında, davalı Belediyenin 263/6508 oranında paydaş hale geldikleri, davalı Şirketin dava konusu taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, davacılar tarafından davalı belediye aleyhine açılan kamulaştırmasız elatmadan kaynaklı tazminat istemi ile 25/09/2009 tarihinde açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne ilişkin verilen kararın temyiz incelemesi sonucunda düzeltilerek onanmasına karar verildiği görülmektedir.Dava konusu taşınmazın son imar uygulaması ile 27881 ada, 1 parsel sayısını aldığı, 6.508 m² yüzölçümünde, semt spor sahası vasfında olduğu, davacıların 21/6508 pay üzerinde elbirliği halinde malik oldukları, taşınmazda kullandıkları herhangi bir yer bulunmazken, 263/6508 pay maliki davalı Belediyenin taşınmazın tamamını bisiklet yolu, oturma alanları, taşınmazda mülkiyet hakkı bulunmayan ... Çiçekçilik adı altında faaliyet gösteren tüzelkişiliğe ait seralar, satış dükkanları ve su havuzu yapmak suretiyle işgal ettiklerinin keşfen sabit olduğu, UYAP üzerinden yapılan incelemede; davacılar tarafından davalı Belediye aleyhine 25/09/2009 tarihinde açılan kamulaştırmasız elatmadan kaynaklanan tazminat davasının kabulüne karar verildiği, Antalya Asliye 4. Hukuk Mahkemesinin 2009/356 Esas, 2012/37 Karar sayılı, kararının temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2012/10677 Esas, 2012/17514 Karar sayılı ilamı ile taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin keşfen belirlenen bedelinin tahsiline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı vurgulanarak bedelin tamamına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği, son imar uygulaması ile oluşan 27881 ada, 1 parselin tapu kaydının davacıların miras payı oranında iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmesi gereğine değinilerek düzeltilerek onama yapıldığı henüz kararın kesinleşmediği anlaşılmaktadır.../...Bilindiği üzere; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)Somut olayda; mahkemece, davalı Belediye ve şirketin davacıların paydaşı olduğu taşınmaza haklı ve geçerli bir neden olmaksızın müdahale ettiği benimsenmek suretiyle ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ne var ki; çekişme konusu taşınmazda davacılar murislerinin payı üzerinde paydaş olduklarına göre elatılan bölüm yönünden davacıların payı oranında ve her bir davalının kullandığı alan belirlenerek sorumlu olacakları ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken davacıların pay oranları gözetilmeksizin ve davalıların kullandıkları alan ayrı ayrı belirlenmeksizin taşınmazın tamamı üzerinden hesaplanan toplam ecrimisilden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuş olması da doğru olmadığı gibi ecrimisilin belirlenmesinde davacılar tarafından 25/09/2009 tarihinde açılan tazminat davası da değerlendirilmeksizin sonuca gidilmiş olması doğru değildir.Hâl böyle olunca; Antalya Asliye 4. Hukuk Mahkemesinin 2009/356 Esas, 2012/37 Karar sayılı, kararının değerlendirilmesi ve elatılan bölüm yönünden davacıların payı oranında ve her bir davalının kullandığı alan belirlenerek sorumlu olacakları ecrimisilin hüküm altına alınması için karar bozulmalıdır.Davalıların temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.