Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5550 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20063 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla; duruşma isiteği değer yönünden reddedilip dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava; ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere; davada ileri sürülen hususların değerlendirilebilmesi öncelikle yöntemine uygun olarak açılmış ve haçlandırılmış bir dava ile mümkündür. Oysa somut olayda; davanın 02/05/2008 tarihinde 5.000,00 TL. değer gösterilmek suretiyle ... Sulh Hukuk Mahkemesinde açıldığı, davalının görevsizlik itirazı üzerine davacı vekilinin taşınmazın değerinin 5.000,00 TL'den fazla olduğunu, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevini aştığını beyan ettiği ve buna göre de mahkemece görevsizlik kararı verildiği, anılan görevsizlik kararının temyiz edilmeden 06/05/2009 tarihinde kesinleştirildiği, 26/02/2009 tarihli başvuru üzerine dava dosyasının görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, Asliye Hukuk Mahkemesindeki yargılama sırasında dava konusu taşınmazın değeri keşfen 446,375,00 TL olarak belirlendiği halde harç ikmali yapılmadığı gibi nihai kararla birlikte davanın kabulüne karar verilmesine rağmen taşınmazın değeri dikkate alınmadan maktu harçla yargılamanın bitirildiği başka bir anlatımla; mahkemece res'en gözetilmesi gerektiği halde ne tarafların üzerinde anlaştıkları ve ne de asıl olan keşfen belirlenen değer üzerinden harç ikmali yapılmadan, açıklanan ilkeler ve yasal düzenlemeler gözetilmeksizin sonuca gidildiği görülmektedir.Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür davalarda HUMK.’nun 413 ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca; dava değerinin ve buna göre alınacak harcın iptal ve tescil davasına konu taşınmazın değeri toplamından (04.03.1953 tarih, 10/2 sayılı İ.B.K ) ibaret olacağı kuşkusuzdur. 492 sayılı Harçlar Yasası, harcın alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30. ve 32. maddelerinde hükme bağlamıştır. Anılan Yasasının 30. ve 32. maddelerinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.Hal böyle olunca; öncelikle dava dilekçesinde davaya konu edilen taşınmazla ilgili olarak davacı tarafından bir değer belirtilmediğine göre mahkemece keşfen belirlenen değer üzerinden nispi harcın tamamlattırılması ondan sonra işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken maktu harçla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.Davalının temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle hükmün anılan nedenlere hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.