ESAS NO : 2013/18097 KARAR NO : 2014/5548MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/07/2013NUMARASI : 2011/459-2013/238Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR- Dava; paydaşlararasında ecrimisil istemine ilişkindir.Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; arsa nitelikli 2602 ada, 4 parsel sayılı taşınmazda davacıların dava dışı Belediye ve anneleri R.Y. ile birlikte paydaş oldukları, davalıların murisi H. Y.'ın ise ölü R.Y'ın 7/28 payında davacılarla elbirliği halinde malik olduğu, kat irtifakı, kat mülkiyeti kurulu olmayan taşınmaz üzerinde iki dükkan ve iki daireden ibaret yapı bulunduğu anlaşılmaktadır.Davacılar dava dilekçesinde; müşterek mükiyete tâbi taşınmazda davalıların murisi olan kardeşleri Hasan Yılmaz'ın kayıttan ve mülkiyetten kaynaklı bir hakkının olmadığını, paydaş H. Y. mirasçıları olan davalıların dükkanlardan birini 3. kişilere kiraya vermek ve 2 nolu daireyi ise ikâmet etmek suretiyle işgal ettiklerini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Öncelikle belirtmek gerekir ki; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)Somut olay yukarıda açıklanan ilkeler ve yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; elbirliği mülkiyetine tâbi çekişme konusu 2602 ada, 4 parsel sayılı, arsa vasfındaki taşınmazda yer alan yapının bodrum kat, zemin kat ve 1 ve 2 nolu daireden ibaret olduğu, tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşmadığı, 2 nolu dairenin davalıların kullanımında olduğu, dolayısıyla davacıların kullandığı veya kullanabileceği yer bulunduğu anlaşılmaktadır. O halde; ecrimisilin taşınmazı haksız kullanan zilyetin, malike ödemekle yükümlü olduğu bir bedel olduğu, davacıların kullandığı, kullanabilecekleri bölümler bulunduğu, intifadan men koşulunun gerçekleşmediği, dolayısıyla ecrimisil koşullarının oluşmadığı , elbirliği halinde malik olan davalıların haksız kullanımlarından sözedilemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.