MAHKEMESİ : GAZİANTEP 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/10/2009NUMARASI : 2008/431-2009/577Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, 211, 308 ve 17 parsel sayılı taşınmazlarının satışı konusunda davalı ile anlaştıklarını ve tapuda satış işlemini gerçekleştirdiklerini, ancak davalının satış bedelini ödemeyip kendilerini hile ile kandırdığını ileri sürerek, halen davalı üzerinde bulunan 308 ve 211 sayılı parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesclini, davalı tarafından üçüncü kişiye satılan 17 parsel bakımından da sebepsiz zenginleşme nedeniyle 70.000.-YTL tazminatın tahsilini istemişlerdir.Davalı, resmi akitlerde satış bedelinin peşin alındığının yazılı olduğunu, bedelin sonradan ödeneceğine ilişkin bir açıklama da bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, resmi senedin aksinin ancak yazılı delille kanıtlanabileceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.5.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Y.Ş.vekili Avukat F.G.G. ile diğer temyiz eden İ. A.vekili Avukat K.B.geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat duruşmaya gelmedi, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve tazminat isteklerine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacılara ait çekişme konusu 308, 211 ve 17 sayılı parsellerin 1.8.2008 tarihinde değişik yevmiyeli işlemlerle davalıya satış suretiyle devredildiği, davalının 17 sayılı parseli daha sonra İ.S. isimli kişiye sattığı, ondan da M. A.'ya satıldığı; diğer taraftan, davacıların şikayeti üzerine yürütülen soruşturma sonucunda davalı ve kardeşi hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan Ağır Ceza Mahkemesinde 2009/68 esas sayılı kamu davası açıldığı ve yargılamanın mahkumiyetle sonuçlandığı görülmektedir.Davacılar, davalının dava dışı kardeşi ile birlikte kendilerini hileli yollarla kandırıp satış bedellerini ödemediğini ileri sürerek, 308 ve 211 sayılı parseller bakımından iptal-tescil, 17 sayılı parsel bakımından da tazminat isteklerinde bulunmuşlardır.Mahkemece, resmi şekilde yapılan sözleşmenin aksinin ancak yazılı delille kanıtlanabileceğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir.Ne varki, yapılan soruşturmanın ve değerlendirmenin hükme yeterli ve isabetli bulunduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Bilindiği gibi hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K'nun 28/l maddesinde belirtildiği üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.Somut olayda, 2009/68 esas sayılı ceza davası getirtilip incelenmemiş, deliller de yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilmemiştir. Hal böyle olunca, toplanan taraf delillerinin Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/68 esas sayılı dava dosyası içeriği ile birlikte yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir. Davacıların, temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekilleri için 750.00.'şer-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 11.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.