Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5523 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1724 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/10/2012NUMARASI : 2011/69-2012/435Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi .raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteği ile açılmış, yargılama aşamasında davacılar yıkım isteklerini atiye bıraktıklarını bildirmişlerdir.Mahkemece, elatmanın önlenmesi yanında yıkım isteğinin de söz konusu olması halinde paylı mülkiyet sahibi maliklerin birlikte dava açmalarının zorunlu olduğu, bu zorunluluğun verilen süre içerisinde yerine getirilmediği, zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakla diğer bağımsız bölüm maliklerinin davaya rıza ve muvafakatlerinin bulunması gerektiği, aksi halde davanın dinlenebilirliğinin olmadığı, binanın yıkımı suretiyle el atmanın önlenmesi gerektiğinden, el atmanın önlenmesi kararının tek başına infazının da olanaksız olduğu, bu yönden de hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanununun 683. maddesi “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” hükmünü getirmiştir.Öte yandan, Türk Medeni Kanununun 693/3 maddesi de, “paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir “ hükmünü içermekte olup, elatmanın önlenmesi ve yıkım istekli davaların tüm paydaşlar tarafından birlikte açılmasını gerektirir yasal bir zorunluluk bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, mahkemece işin esasının incelenerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.Kabule göre de; davanın ret sebebi uyarınca davalılar yararına hükmedilen avukatlık ücretinin maktu ücret üzerinden takdiri gerekirken, nispi ücrete karar verilmiş olması isabetsizdir.Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.4.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.