Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5516 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 4303 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/12/2009NUMARASI : 2007/384-2009/320Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden 2/8 oranında paydaşı olduğu 430 ada 67 parsel sayılı taşınmazın, davalı tarafından depo olarak kullanılmak suretiyle işgal edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.Davalı, dava konusu taşınmazı paydaşlardan kiraladığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazın paydaşlardan kiralandığının anlaşıldığı gerekçesiyle, elatmanın önlenmesi isteğinin reddine, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin reddine, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, davacı vakıflar idaresi ile birlikte dava dışı kişilerin taşınmazda paydaş bulundukları, davalının taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı ve taşınmazı tasarruf ettiği anlaşılmaktadır. Davalı, çekişmeli taşınmazı bir kısım paydaşlardan kiralamak suretiyle kullandığını belirterek, kiracılık savunmasında bulunmuş ve mahkemece, davalının bu savunmasına itibar ederek, elatmanın önlenmesi isteğinin reddine karar vermiştir.Hemen belirtilmelidir ki, paylı mülkiyet esaslarına göre kayıtlı taşınmazlarda, kira sözleşmelerinin geçerli kabul edilebilmesi için 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 691.maddesi hükmü ve 06.05.1955 tarih 12/18 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince pay ve paydaş çoğunluğunca kira sözleşmesinin gerçekleştirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Oysa, dosya kapsamından yapılan kira sözleşmesinin anılan unsurları taşımadığı, pay çoğunluğunun bulunmadığı sabittir. Öyle ise davalı yönünden korunması gerekli bir bağıtın varlığından söz edilemez.Hal böyle olunca, elatmanın önlenmesi isteği yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçelerle yazılı olduğu üzere elatmanın önlenmesi isteğinin reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi kabule göre de mahkemece, elatma olgusu reddedildiği halde, fuzuli şagilin (haksız işgalcinin) taşınmazı kullanmasından dolayı taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu en az kira bedeli, en fazlası mahrum kalınan gelir kaybı olarak öngörülen haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden davalının sorumlu tutulması yoluna gidilmiş olması da kural olarak doğru değildir.O halde, davalının tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine, davacının ise değinilen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.