Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 551 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14875 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 20. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/07/2013NUMARASI : 2013/117-2013/580 Taraflar arasında görülen tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerin düzeltilmesi davası sonunda, yerel mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi .... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, kayden maliki olduğu çekişme konusu 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında "Safiye" olarak yazılan anne adının "Şahin" olarak düzeltilmesini talep ettiği, davacının anne adının ise ifrazdan önceki tapu kaydında Safiye olarak yazıldığı ancak ifrazdan sonra sadece baba adı yazılmak suretiyle tapu kaydının oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; “Mülkiyet Hakkının Tescili” başlıklı Tapu Tüzüğünün 28. maddesinde kütükte bulunması zorunlu bilgiler; malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası olarak belirlenmiştir. Görülüyor ki; bunların arasında malikin anne adı yer almamıştır. Dolayısıyla, tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgisinin ilavesi veya düzeltilmesi dava yoluyla istenemez. Şayet, tapunun tesciline dayanak yapılan işlemde düzeltimi gerektirir bir hata yapılmışsa, bu hatanın tüzüğün 75. maddesi uyarınca, ilgilisinin başvurusu üzerine o maddedeki koşullar araştırılarak, idarece düzeltilmelidir. Bu durumda, sicil kaydında yer almayan tapu kayıt malikinin anne isminin düzeltilmesine karar verilmesi doğru değildir. Ancak, gerekli araştırmalar ve incelemeler yapılarak tapu kayıt maliki ile davacının aynı şahıs olduğu yönünde tam bir kanaat oluştuğu takdirde "Çoğun içerisinde az da vardır kuralı gereğince davanın tespit davası olarak değerlendirilerek aynı şahıs olduklarının tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalı vekilinin, temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.