Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5503 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20758 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 17. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/06/2014NUMARASI : 2012/519-2014/432Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. ..'ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacı A.. M.. ; maliki olduğu 2092 ada 8 parsel sayılı taşınmaza, davalının, herhangi bir hukuki dayanağı olmaksızın fiilen el atması nedeniyle açtıkları el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istemli davanın yargılaması sonucunda, Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/282 esas ve 2004/567 karar sayılı kararıyla davalının, çekişmeli taşınmazın 235 metrekarelik bölümüne el atmasının önlemesine, yıkıma ve 1.454.80 TL ecrimisil ödenmesine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davalının, kesinleşen mahkeme kararına rağmen taşınmazı aynı şekilde kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek, anılan 2003/282 esas sayılı davanın açılma tarihi olan 23.11.2005 tarihi ile eldeki davanın açıldığı 23.11.2010 tarihleri arasındaki dönem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere toplam 4.948.08 TL ecrimisilin, kademeli faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, iyiniyetli olduğunu, önceki kararla hükmedilen ecrimisil tutarını ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karar, taraflarca temyiz edilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/282 esas ve 2004/567 karar sayılı kararıyla, davacının kayden maliki olduğu dava konusu 2092 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 235 metrekarelik bölümüne taşkın bina yapmak ve bahçe olarak kullanmak suretiyle davalının haksız olarak el attığı saptanmak suretiyle, el atmanın önlenmesine, üzerindeki binanın yıkılmasına ve kısmen ecrimisile karar verildiği ve kararın 21.04.2005 tarihinde kesinleştiği, ancak, davacı tarafından kesinleşen kararın, el atmanın önlenmesi ve yıkım yönünden infaz ettirilmediği, sadece hüküm altına alınan ecrimisile yönelik olarak infazının sağlanması için Ankara 4. İcra Müdürlüğü'nün 2006/12357 esas sayılı icra takibini başlattığı, daha sonra, davacının, ecrimisil isteğiyle açtığı elde ki davada ise, davalının, Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/282 esas sayılı davaya konu taşınmazın bir kısım bölümlerine yapmış olduğu tecavüzü sonlandırdığı, önceki 235 metrekare alanın tamamına yönelik kullanımını sürdürdüğü konusunda herhangi bir delilin sunulmadığı, sadece bu alan içerisinde kalan 18 metrekere bina tecavüzünün devam ettiği belirlenmek suretiyle, 18 metrekarelik alan için belirlenen ecrimisilin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır../..Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 2.maddesi hukuk sistemimiz bakımından çok önemli iki prensibi açıklar. Bunlardan birincisi, her somut olayda hakların kullanılmasının kapsam ve içeriğini sınırlayan “objektif iyi niyet” ikincisi ise, hakların kötü kullanılmasının sonucunu gösteren ve bunun hukuk tarafından korunmayacağını bildiren “hakkın kötüye kullanımı yasağı” dır.Hakkın kötüye kullanıldığı savunma olarak ileriye sürülmüş olmasa dahi bu husus def’i değil itiraz olarak kabul edildiğinden, dava dosyasından anlaşılan böyle bir durumu hakim resen göz önüne almak zorundadır(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun .4/11/1964 gün 1964/2-953 Esas ve 1964/640 K. sayılı ilamı ile 14.2.1951 tarih ve 1949/17 E, 1951/1 K. sayılı; 8/11/1991 tarih 1990/4 Esas, 1991/13 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme KararlarıObjektif iyiniyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen TMK.’nun 2.maddesi, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasın da düzenlenen, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının amacı, hakime özel ve istisnai hallerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme olanağını sağlamaktadır. Somut olaya gelince, davacının, Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/282 esas ve 2004/567 karar sayılı kararıyla dava konusu taşınmazın 235 metrekare bölümüne davalının taşkın bina yapmak ve bahçe olarak kullanmak suretiyle el atmanın önlenmesine ve bu alan üzerindeki binanın yıkımına ilişkin kesinleşmiş kararı infaz ettirmeksizin, sadece kesinleşen ilamın hüküm altına alınan ecrimisile yönelik olarak infazını sağlamak için icra takibi başlattıktan sonra, bilahare ecrimisil isteğiyle eldeki davayı açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, kesinleşmiş mahkeme ilamı infaz ettirilmeksizin aynı yere ilişkin olarak davacı tarafından ecrimisil isteğiyle dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının, temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.