Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 550 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 13000 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : ECEABAT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 22/07/2009NUMARASI : 2009/34-2009/39Taraflar arasında görülen davada;Davacı, davalı adına kayıtlı olan 198 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında iskele ve otopark dışında bir amaçla kullanılmamak üzere satılan 189 m2 lik tapu kaydına istinaden tespit ve tecsil edildiğini, tapu kapsamı dışında kalan diğer bölümlerin izinsiz olarak denizden doldurulmak suretiyle elde edildiğini, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olup özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek 3387.87 m2 lik kısmın tapusunun iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Kanunun 12/3 . maddesindeki hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu ve bu yasal düzenleme karşısında davanın hak düşürücü süreden dolayı reddi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dosya içeriği, toplanan deliller ve özellikle mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren dava tarihine kadar, 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı Hazine’nin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ancak, hemen belirtilmelidir ki, bir taraf dava açıldığı tarihteki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse, davada haksız çıkmış olmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz.Anılan, bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır. (Baki Kuru, HUM. 5.cilt 5338 sayfa dipnot 159; 10.HD. 21.12.1976, 8770/8739 ve dipnot 160; 5. HD. 12.9.1977, 5445/5655 dipnot 161; 10.HD. 24.2.1976, 6296/1297) Ayrıca, her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Avukatlık ücreti 4.9.1957 tarih 4/16 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yargılama giderlerinden sayılır.Ne var ki, mahkemece, sonradan yürürlüğe giren yasa hükmü uyarınca dava reddedilmiş olmasına karşın, davacı Hazine yargılama giderlerinin tümünden ve bu giderlerden sayılan avukatlık parası ile sorumlu tutulmuştur.Hal böyle olunca yargılama giderleri ve avukatlık parasının, tarafların dava tarihinde haklılık durumuna göre tespitine ve hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlere hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.