ESAS NO : 2013/20616 KARAR NO : 2014/5493 MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/07/2013NUMARASI : 2012/231-2013/335 Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakim..'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedilerek gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Davacılar, kayden maliki oldukları 10127 ada 1 parsel sayılı taşınmaza, komşu 550 ada 190 sayılı parselin paydaşı olan davalının bina, sundurma ve duvar yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, müdahalenin keşfen belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 10127 ada 1 parsel sayılı taşınmazın müstakilen davacı adına kayıtlı imar parseli olduğu, davacı parseline taşkın binanın yer aldığı 550 ada 190 parsel sayılı taşınmazda davalının dava dışı kişilerle paylı mülkiyet üzere kayden malik oldukları anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus TMK'nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. Aynı zamanda, yıkım istekli davaların tüm kayıt maliklerine yöneltilmesi de zorunludur. Hal böyle olunca; davacının yıkım isteği de bulunduğuna göre öncelikle davalının paydaşı olduğu 550 ada 190 parsel sayılı taşınmazın diğer maliklerinin de davada yer almalarının sağlanması, değinilen usuli eksiklikler giderildikten sonra, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yeniden keşif yapılarak taşkınlığın imar uygulaması ile oluşup oluşmadığının belirlenmesi, çekişmeye konu yapı imar uygulaması ile taşkın hale gelmişse 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi uygulanmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması yapının imar öncesi hangi kadastral parsel içerisinde kaldığının ve davacıya ait imar parselinin öncesi kadastral parselin sınırlarının denetime olanak verecek şekilde krokide gösterilmesi, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.