Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5491 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18632 - Esas Yıl 2013





ESAS NO : 2013/18632 KARAR NO : 2014/5491MAHKEMESİ : MUŞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/01/2013NUMARASI : 2011/6-2013/54 Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi ve davanın süratle sonuçlandırılması, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasanın 27. maddesi (HUMK’nun 73. maddesi) uluslararası sözleşmeler ve Anayasanın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Taraf teşkilinin sağlanması Anayasanın 90/son maddesi delaletiyle AİHS’nin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Bu nedenle, öncelikle yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin sağlanması ve ondan sonra işin esasına girilmesi esastır. Ne var ki, dava dilekçesinin davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Dava dilekçesinin davalılara tebliğine ilişkin tebligat evrakının 'T. K. Korkut/Muş' adresinde, aynı konutta birlikte yaşayan kardeşleri M. D.e tebliğ edildiği görülmekte olup, davalıların temyiz dilekçelerinde söz konusu adreste yaşamadıklarını beyan ettikleri, adrese dayalı kayıt sisteminde bulunan adreslerinin de bu adres olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davalılara yapılan tebligatların usulüne uygun olduğu söylenemez. Davalıların savunma haklarını kullanamadıkları ortadadır. Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve gerekçeler doğrultusunda, duruşma günün davalılara usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedeni uyarınca sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.