Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5485 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 3143 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: VAKFIKEBİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 29/07/2008NUMARASI: 2008/46-2008/142Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine; davalının kayden malik olduğu 182 ada 1 parsel sayılı taşınmazın idarece belirlenen kıyı-kenar çizgisi kapsamında kaldığını ileri sürerek, kıyıda kalan kısmın tapusunun iptali isteğinde bulunmuştur.Davalı; davanın reddini savunmuştur.Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "... Davalının temyiz aşamasında dosyaya ibraz ettiği 1972/179-636 karar sayılı tescil ilamında Hazinenin taraf olduğu anlaşılmakla ilam ve eki krokinin dava konusu taşınmaza uygulanması, çekişmeli taşınmaza ait olduğunun saptanması halinde tarafları bağlayacağı gözetilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamı uyarınca yapılan soruşturma sonucu mahkemece, tescil ilamının çekişmeli taşınmazı kapsamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve sicilin kütükten terkini isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosyanın içeriğine, toplanan delillere, eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelere göre çekişme konusu 182 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 16.8.1984 tarihinde yapıldığı 27.1.1988 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 24.5.2006 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Her nekadar, nizalı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölümü devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen "bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin "bu kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 27.1.1988 ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittirHal böyle olunca, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince henüz dava kesin hüküm oluşturmadığından yasal düzenlemenin eldeki davaya da uygulanacağı gözetilerek hak düşürücü süreden dolayı davanın reddine karar verilmesi bakımından karar bozulmalıdır.Davalının, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.