MAHKEMESİ : TAVŞANLI 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/09/2009NUMARASI : 2009/66-2009/381Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanları İ.’ın maliki olduğu 286 ada 16 parsel sayılı taşınmazı, intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini ikinci eşi olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek, tasarrufun iptaline ve tenkis isteğinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı, temlikin mal kaçırma amaçlı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Davacılar, dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde açıkça “… tasarrufun iptaline … tenkis isteminin kabulü ile saklı payların ödenmesine” karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece, davanın muvazaa hukuksal nedenine dayalı olduğu gerekçesiyle, pay oranında iptal ve tescile karar verilmiştir.İddianın ileri sürülüş biçimi ve açıklanan içeriği itibariyle davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayanılmadığı ve münhasıran tenkis isteğinde bulunulduğu açıktır.Davacılar, yargılama sırasında verilen 08.05.2009 tarihli dilekçede tavzih isteğinde bulunduklarını ve aslında muris muvazaası nedeniyle pay oranında iptal ve tescil istediklerini bildirmişler ise de; 04.02.1948 tarih 10-3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca usulü dairesinde dava kamilen ıslah edilmediğine göre davada dayanılan nedenin tavzih yolu ile değiştirilmesi HUMK’nun 74. maddesi hükmü ile bağdaşmaz.Öte yandan, mahkeme kararında gerekçe olarak gösterilen 22.05.1987 tarih ve 4/5 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; muris muvazaası ve tenkis isteklerinin kademeli olarak dava konusu yapılabileceği ya da ayrı ayrı veya birlikte aynı dava içinde değerlendirilip karara bağlanabileceğine ilişkin olup, somut olayda böylesine bir durum da söz konusu değildir. HUMK’nun 87. maddesinin son fıkrasındaki müddeabihin arttırılması yasağına ilişkin hüküm, Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş ise de; olayda tenkis davasının kamilen ıslahı ile davanın muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil isteğine dönüştürüldüğüne dair bir istek veya işlem de yoktur. Diğer taraftan, tenkis davasının reddi durumunda, davacıların süreye bağlı olmaksızın muris muvazaası nedenine dayanmaları ve ayrı bir dava açmaları da mümkündür.Hal böyle olunca, davanın tenkis isteğine hasren incelenmesi ve taraf delillerinin değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.