Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5448 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 276 - Esas Yıl 2014





ESAS NO : 2014/276 KARAR NO : 2014/5448 MAHKEMESİ : İZMİR 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/12/2012NUMARASI : 2012/24-2012/649Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..'ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava; ecrimisil isteğine ilişkin olup, Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan tüm delillerden; dava konusu 2502 parsel sayılı taşınmazda toplam 72/768 pay sahibi olan, S. A. eşi ES, A. .i ve Vilyana 'nın yabancı uyruklu kişiler olmaları nedeniyle taşınmazın idaresi için kayyım tayin edildiği, davalı TEİAŞ lehine taşınmazın 6.420,00 m² lik kısmında irtifak hakkı tesis etmek üzere kamulaştırma işlemi yapıldığı, ancak, kendilerine kayyım atanan paydaşlara tebligat yapılamadığından, onlar yönünden kamulaştırma işleminin sonuçlandırılamadığı, davacı kayyım vekili tarafından, davalı TEİAŞ aleyhine taşınmazdaki kullanımının haksız olduğu ileri sürülerek 19/03/2006 - 17/03/2011 tarihleri arasındaki dönem için 4.334,00-TL işgal tazminatının kademeli yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili isteğiyle eldeki davanın açıldığı; davalının, kullanımın haksız olmadığını belirterek davanın reddini savunduğu anlaşılmaktadır.Ne var ki, mahkemece, dava konusu 2502 parsel sayılı taşınmazın, 130899,00 m² yüzölçümlü tarla niteliğinde tapuya kayıtlı bulunduğu; taşınmazın 6420,00 m² lik kısmından irtifak hakkı kamulaştırması nedeniyle davalı tarafından enerji nakil hattı geçirildiği, yukarıda sözü edilen paydaşların kimlik ve adres bilgilerinin tespit edilememesi nedeniyle kamulaştırma işleminin tamamlanamadığı belirlendiği halde, bilirkişi raporunda ki, dava konusu alanın tamamının sık ağaçlarla kaplı ve orman görünümünde olduğu, herhangi bir zirai faaliyetin olmadığı ve olamayacağı, kullanım bedeli talep edilen dönemde de durumun aynı olduğu, taşınmazın insan yoğunluğu ve hareketliliğinin az olduğu, ana yoldan uzak, yolu olmayan sapa bir yerde bulunması, ticari bir aktivite ile de gelir elde edilmesinin mümkün olmayacağı yönündeki değerlendirme dikkate alınmak suretiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir. Bu durumda, anılan raporun, hükme yeterli, ayrıntılı, kanaat verici ve denetlenebilir olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Bilindiği üzere;gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil, hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Arsa ve binalarda ise kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek resen emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil hesabında, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenmeli, sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilmelidir.Hal böyle olunca, mahallinde yeniden konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması,yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle, hüküm vermeye elverişli, ayrıntılı, denetlenebilir rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; hükme yeterli olmayan rapora itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir. Davacı vekilinin, temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.