MAHKEMESİ : BALIKESİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2006NUMARASI : 2005/72-409Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakanları H..in kendilerinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak dava konusu ..parselde bulunan .nolu meskenini ikinci eşi olan davalıya satış gibi göstererek temlik ettiğini ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptal tescil olmadığı takdirde tenkis isteklerinde bulunmuşlardır.Davalı, satışın geçek satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, miras bırakan tarafından davalıya yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, taşınmazın evlilik birliği içerisinde temlik edildiği, ½ payının davalının katkısı ile alındığı, murise ait olması gereken ½ pay yönünden davanın kabulü ile miras payı oranında ½ payın iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir. Karar, taraf vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.5.2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden M... E.. vekili Avukat M..K..geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vs. vekili avukatlar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...arafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delilerden, tarafların miras bırakanın H...in maliki olduğu .. parsel sayılı taşınmazdaki dükkan nitelikli ..nolu bağımsız bölümü 2.9.2003 tarihinde davalı Münevver’e satış suretiyle temlik ettiği görülmektedir.Davacılar yapılan bu temlikin mal kaçırama amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini istiyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer birsöyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmıyacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tesbiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış güçünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince, davacıların miras bırakanın ilk eşinden olma çocukları, davalı M..’in ise ikinci eş olduğu kayden sabittir.Davalı M..’in miras bırakanın sağlığında 15.2.2003 tarihinde açmış olduğu boşanma davasının feragat nedeniyle 18.6.2003 tarihinde redle sonuçlandığı ve kesinleştiği Kepsut Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.6.2003 gün 2002/74 Esas, 2003/57 Karar sayılı kararı ile sabittir.Dosya kapsamı ve içeriğinden davalı M..’in açmış olduğu boşanma davasından vazgeçmesi amacıyla anılan bu temlikin yapıldığı miras bırakanın temlikteki amacının mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaa yapma düşüncesi ile gerçekleştirilmediği anlaşılmaktadır.O halde, yapılan bu temlikin yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde terekeden mal kaçırma amaçlı olmadığı kabul edilmelidir.Diğer taraftan, kabul tarzı itibarıyla da temlikin muvazaalı olduğu mahkemece kabul edilmiş olmakla birlikte katkı payı olduğundan bahsedilerek ½ pay yönünden davanın red edilmiş olması da isabetli değildir.O halde davacının temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Hal böyle olunca, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile aksi yönde karar verilmiş olması isabetsizdir.Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüye hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. md. gereğince BOZULMASINA, alının peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 500.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına, 15.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.