MAHKEMESİ: ANKARA 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 19/12/2006NUMARASI: 2001/485-302Taraflar arasında görülen davada;Davacılar vekili, davacıların paydaşı olduğu Alacaatlı Köyü .. parselin gittileri olan .. ve ..parsellerin davalılara ait .. ve ..sayılı kadastro parselleri ile bunların gittileri olan ifraz ve mevzii imar uygulamasından oluşan parsellerin binmeli olarak düzenlenip tapuya tescil edildiğini, kendilerine ait kadastro parselinin kadastro tespitinin 9.9.1953’te kesinleştiğini, davalılara ait parsellerin daha sonra kesinleştiğini, ikinci kadastro niteliğinde olup hükümsüz olduğunu ileri sürerek, binmeli kısımlardaki davalılara ait tapuların iptaliyle tescili isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, K.. Köyü kadastrosunun davacı Alacaatlı Köyü kadastrosundan önce olduğunu kendilerine ait ....parsellerin itiraz üzerine 1965 yılında kesinleştiğini, davacıların miras bırakanının paylarını davalı kooperatife sattığını, davacıların hakkının bulunmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, imar planı iptal edilmedikçe davanın dinlenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddiyle ..ve .. parseller yönünden kesin hüküm bulunması, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle bu parsellerden oluşan imar parsellerine yönelik davaların reddine, ..ve .. parseller yönünden ise binmenin söz konusu olmayıp ..parselin mevzii imar planının yanlış ölçüm sonucu davacı parseline tecavüzlü işlem yapıldığı gerekçesiyle bu parseller bakımından davaların kabulü ile tapuların iptal ve tesciline karar verilmiştir.Karar, taraf vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.5.2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden S.S...Bahçelievler Konut Yapı Koop.vekili Avukat .., Avukat ..., Avukat ,... ile yine temyiz eden N... E.. vs. vekili Avukat ..geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü : -KARAR-Dava ve birleşen davalar mükerrer oluşan tapu kayıtlarının iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, ..parsel sayılı taşınmazın 4.7.1953 tarihinde genel kadastro sırasında davacıların miras bırakanı ve dava dışı kişiler adına tespit edilerek 9.9.1953 tarihinde kesinleşmek suretiyle çap kaydının oluştuğu, sonradan tespit maliklerinden F..E.. diğer paydaşların paylarını satın almak suretiyle taşınmazın tamamının maliki olduğu, bilahare ifraz edilerek müfrez .. sayılı parselin Karayolları Genel Müdürlüğüne satış suretiyle intikal ettirildiği, bakiye kısmın ise .. parsel olarak davacıların miras bırakanı F..E..i adına ipka edildiği, ayrıca anılan .parsel sayılı taşınmazın A... köyü arazisinin kapsamı içersinde kalmak suretiyle tespitinin gerçekleştirildiği, daha sonradan 28.4.2000 tarihinde anılan taşınmazla ilgili olarak imar uygulaması yapıldığı ve yeni imar çaplarının oluştuğu, bu arada K..Köyü ..sayılı parsel ile ..parsel sayılı taşınmazın bilirkişi krokisinde mavi ile gösterilen bölümünün keza aynı tarihli imar uygulaması ile muhtelif imar parsellerine gittiği ve davacıların adına imar çap kayıtlarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, K.. Köyü arazisi içinde bulunan ve aynı köyün kadastrosu sırasında çekişme konusu ..ve .. parsel sayılı taşınmazların 1953 tarihinde kadastrosunun yapıldığı ve tespite karşı açılan dava sonunda davacıların miras bırakanına da pay verilerek Ankara Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 5.7.1963 gün 1961/279 Esas, 1963/187 Karar sayılı kararı ile hükme bağlandığı 10.2.1965 tarihinde geometrik ve mülkiyet durumlarının kesinleştiği, davacıların miras bırakanın anılan parsellerde mahkeme kararı ile kendisine verilen payları satmak suretiyle anılan taşınmazlardaki hak durumundan el çektiği, bu defa 31.5.1989 tarihinde bahse konu üç adet parselle ilgili olarak imar uygulaması yapıldığı, bunlarla ilgili olarak yeni imar parsel ve çap kayıtlarının oluştuğu görülmektedir.Belirlenen bu duruma göre,gerçekten de K... Köyü arazisi içerisinde kadastrosu yapılan ..sayılı parselin bir bölümü ile, .. parselin bir bölümünün daha önce Alacaatlı Köyünde kadastrosu yapılan ..parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalmasına karşın ikinci kez K.. Köyünde yapılan kadastro ile belirtilen bölümler yönünden mükerrer kadastro oluşturacak şekilde tespitlerinin yapıldığı ve tedahül oluşturacak şekilde (çifte kayıt) çap kayıtlarının tesis edildiği görülmektedir.Hemen belirtmek gerekir ki..parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti 9.9.1953 tarihinde kesinleşmiştir.Oysa Kızılcaşar Köyü içinde ..ve . parsel olarak tespitleri yapılan taşınmazların ise aynı tarihlerde tespitlerinin yapılmasına karşın mahkeme hükmü ile 10.2.1965 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.O halde,.. ve ..parsellerin bir bölümü yönünden 3402 sayılı Kadastro yasasının 22. maddesi uyarınca mükerrer olarak kadastro tespitlerinin yapıldığı sabittir. Buna göre, sonradan kesinleşen K.. Köyü arazisi içersinde tespiti yapılan .. ve ..parsellerin aynı zamanda ..parsel içinde kalan bölümleri yönünden ikinci kadastro olması sebebiyle hukuken geçersiz ve hükümsüz olacağı kuşkusuzdur. Esasen yolsuz oluşan kayıt üzerinden davacıların miras bırakanının bu bölümlerdeki hakkını satış suretiyle devrettiği de tartışmasızdır. Ne varki, hakkında çifte kadastro oluşan 427 sayılı parsel bölümü ile 430 sayılı parsel bölümünün aynı zamanda biri 1989 diğeri 2000 tarihli olan iki imar uygulamasına tabi tutulduğu da açıktır. 1989 tarihli imarla anılan bölümlerin mülkiyeti ile ilgili olarak davalılar adına sicil kaydı oluşturulmasına karşın aynı yerlerle ilgili 2000 tarihinde yapılan imar uygulaması ile bu defa davacılar adına sicil kaydı oluşturulduğu görülmektedir.2000 tarihinde ikinci kez.. parsel içerisindeymiş gibi yapılan imar uygulaması sonucu 1989 tarihinde yapılan imar uygulamasının idari işlemle iptal edildiğinin kabulü gerekir. İkinci kez yapılan imar uygulaması idari tasarrufa dayalı olduğuna göre bu idari işlem idari yargı yerinde iptal ettirilmedikçe 2000 tarihli imara değer verilmesinin gerekeceği de kuşkusuzdur.O halde, 1989 tarihinde yapılan imar uygulaması ile davalılar adına oluşan çifte sicil kaydının iptalinin gerekeceği de tartışmasızdır.İddianın ileri sürülüş biçimine göre taraflar arasındaki çekişmenin kadastro tespitinden önceki hak ve sebeplerden ötürü değil, kadastrodan sonraki imar uygulamasından kaynaklandığı gözetildiğinde 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12/3 maddesinin uygulama yeri bulmayacağı sabittir. Ayrıca kesin hükmün varlığından da söz etme olanağı yoktur.Taraf ve konu birliği bulunmakla beraber, sebep birliğinin bulunmadığı açıktır.Bu durumda, HUMK’nun 237. md. hükmü gereğince kesin hükmün varlığından da söz edilemez.Öyle ise, davacıların anılan bu hususa yönelik temyiz itirazları yerindedir, kabulü gerekir.Diğer taraftan, .parsel sayılı taşınmazın batısında kalan bölüm ile evveliyatı ..sayılı parselin doğu kesiminde kalan bölüm yönünden çifte kadastronun bulunmadığı bilirkişi raporu ile sabittir. .. parsel sayılı taşınmazın 1989 tarihinde keza .. parsel sayılı (..’ün ifrazı ile oluşan) taşınmazın 2000 yılında yapılan imar uygulaması sırasında yine aynı şekilde mükerrer olarak her iki taraf adına imar çap kayıtlarının oluştuğu da bilirkişi raporları ile tespit edilmiştir. Keza 1989 tarihinde yapılan imar uygulaması sırasında kadastro paftalarının sayısallaştırılmasından kaynaklanan hata ile anılan bölüm ..parsel içerisinde kalmasına rağmen aynı zamanda ..parsel içerisinde kalıyormuş gibi uygulama yapıldığı anlaşılmaktadır.Öyle ise, davalıların kadastral mülkiyetleri alanında kalmayan yerin davalılara mal edecek şekilde imara tabi tutulmasının hukuki dayanağının bulunduğu söylenemeyeceği gibi 1989 tarihinde davalılar adına oluşan imar sicil kayıtlarının yolsuz tescile dayalı olduğu da açıktır. Kaldı ki, 2000 tarihinde yapılan uygulama ile anılan bu bölümlerle ilgili yeni imar parselleri oluşturularak davacılara mal edilmiştir. Öyleyse, 2.kez 2000 yılında yapılan ve imarla oluşan parsellerin hukuksal dayanağını teşkil eden idari işlem idari yargı yerinde iptal edilmedikçe oluşan imar parsellerinin hukuki varlığını koruyacağında şüphe yoktur.Buna göre, mahkemece bu bölümler yönünden davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Buna ilişkin davalıların temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Hal böyle olunca, kadastrosu daha önce kesinleşen A.. Köyü kadastrosunda .. parsel olarak tespiti yapılan (ifrazla 736 sayılı) taşınmaz içerisinde kaldığı belirlenen yerlerin aynı zamanda K.. Köyü kadastrosu sırasında bu köyde kadastrosu yapılarak davalılar adına sicil kaydı bulunan ..ve ..parsel bölümleri bakımından çifte kadastronun yapıldığı sonucuna varıldığından somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesi hükmünün uygulama yeri bulunmadığı gibi HUMK’nun 237.maddesinde öngörülen kesin hükmünde varlığından sözedilemeyeceği gözetilmek suretiyle işin esası yönünden taraf delillerinin değerlendirilerek bir karar kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de, mahkemece .. ada ..ada ....ada .ada .. ada ..ada ..ada .. ada ..ada ..parseller hakkında kabul kararı kurulmuş iken, bu defa infazda tereddüte yol açacak şekilde aynı parseller hakkında hüküm fıkrasının ..nolu bendinde kayıtların iptali yönünden isteğin red edilmiş olması da isabetsizdir. Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle,hükmünHUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.