Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5438 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 4526 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/03/2009NUMARASI : 2008/279-2009/55Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 13723 ada 4 parsel sayılı taşınmazda davalı ile paydaş olduklarını ve ortaklığın giderilmesi davası sonucunda ihale suretiyle taşınmazın tamamını satın aldığını, ancak taşınmaz üzerinde davalının 28,43m2’lik taşkın inşaatının bulunup, taşkın inşaatın enkaz bedeli olan 18.000 YTL’nin dosyaya bloke edilmesine rağmen davalının tecavüzü gidermediğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil isteminde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, tecavüzün imar uygulaması sonucu oluştuğu ve bedeli tahsil edilinceye kadar davalının taşınmazı kullanma hakkının bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava,çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi,ecrimisil ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 13723 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, davalı tarafından inşa edilen binanın sonradan yapılan imar uygulaması ile davacıya ait 4 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü hale geldiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Nevarki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak Imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. Hal böyle olunca,yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek davacının taşkın yapının bedelini ortaklığın giderilmesi dava dosyasına yatırdığını iddia etmesi karşısında anılan dosyaya yatırılan bir bedel olup olmadığının araştırılması ve yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi; eğer yatırılmışsa yatırılan bedelin tecavüzlü yapının kaim değeri olması gerektiğinin de göz önüne alınması; eğer belirtilen bu bedel yatırılmamışsa, tecavüzlü yapının kaim değeri (arsa değeri hariç yapı değeri) nin saptanması,bu bedelin davacı tarafından mahkeme veznesine depo ettirilmesi,ondan sonra men ve yıkım isteklerinin kabulü gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün yukarda açıklanan nedenlerle H.U.M.K.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.