Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5415 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5611 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.04.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .. .. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, miras bırakanın yapmış olduğu temlik nedeniyle pay oranında tazminat isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan ...'ün dava konusu 80 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki ... Blok ... numaralı bağımsız bölümü mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak birlikte yaşadığı davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, davalının da taşınmazı 3. kişiye aktardığını ileri sürerek, tazminat isteminde bulunmuşlardır.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, isteğin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Miras bırakan ...'in, (eski) 80 ada 19 (yeni) 580 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1 numaralı bağımsız bölümünü 25.10.1996 tarihinde davalı ...'e, onun da 24.04.1998 tarihinde dava dışı ...'a satış suretiyle temlik ettikleri kayden sabittir.Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, taraflar arasındaki çekişmenin muris muvazaası hukuksal nedeninden kaynaklandığı tartışmasızdır.Bilindiği üzere, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların dayanağını 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı oluşturmaktadır. Anılan kararda kabul edilen ilke ve varılan sonuca göre; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Borçlar Kanunu'nun 213. (Türk Borçlar Kanunu'nun 237.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Öte yandan, bu tür davalardaki en önemli husus, murisin işlemi mirasçılarını aldatmak amacı ile yapmasıdır. Aldatılmak istenilen tüm mirasçılar muvazaalı işlemin dışında kalan ve zararlarına işlem yapılan üçüncü kişi durumundadırlar. Böyle olunca da muris muvazaasına dayalı davalarda dava konusu hak halefiyet yolu ile muristen geçmesine rağmen, dava açma hakkı halefiyete dayanmayıp, aleyhine haksız fiil işlenen mirasçının kendisine ait haktan doğmaktadır.Bu tür olaylarda murisin iradesi ile mirasçısının yararı çatışmaktadır. Bir bakıma mirasçı yasal hakkını mirasbırakana karşı korumaya çalışmaktadır. Murisin istediği bir davayı değil, murisin iradesine karşı bir dava açmaktadır. Tüm bu nedenlerle de, dava açan mirasçı yada mirasçılar tereke elbirliği mülkiyetine tabi olsa dahi pay oranında iptal ve tescil isteyebilirler.Diğer taraftan,, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku yoktur. Davacılar, somut olayda tazminat isteğini tercih etmişlerdir. Öyleyse ise mahkemece yapılacak iş, miras bırakanın davalıya yapmış olduğu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının araştırılması, bir başka ifade ile miras bırakanın 01.04.1974 tarihli ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde iradesinin tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve muvazaa ile illetli olduğunun saptanması halinde zamanaşımı hükümlerine tabi olmayacağı gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı HMK'nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 14.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.