MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.04.2015 Salı günü saat 9.47 de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi .. ..'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi, yıkım ve tazminat isteklerine ilişkindir.Davacı, davalı ve dava dışı kişilerle birlikte paydaşı oldukları 1190 parsel sayılı taşınmaza 1984 yılında yaptırdığı samanlıkta bulunan saman balyalarını, davalının tahrip ederek 6.400,00 TL zarar oluşmasına sebebiyet verdiğini, ayrıca samalığın çatısını ve taş duvarlarının bir kısmını yıkarak yerine ev inşa etmek suretiyle, samanlık olan yapıyı eve dönüştürdüğünü ileri sürerek, el atmanın önlenmesi, yıkım ve uğramış olduğu maddi zararın tahsili isteminde bulunmuştur.Davalı, davaya konu samanlığın babası ... tarafından inşa edildiğini, davacının saman balyalarını dışarıya çıkarmasını istediğini ve zamanında almaya gelmeyerek zarar görmesine kendisinin sebebiyet verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan deliller ile çekişme konusu 1190 parsel sayılı kerpiç ev ve arsa vasıflı taşınmazın davacı ve davalının murisi ile dava dışı kişiler adına tapuda paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, teknik bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen eski samanlığın eve dönüştürüldüğü, her ne kadar davalı yan paylaşım iddiasında bulunmuş ise de, paylı mülkiyet kuralları gereğince her paydaşın payı tüm taşınmaza yaygın olduğundan parsel bazında paylaşıma hukuken değer verilmeyeceği gözetilmek suretiyle, paya vaki el atmanın önlenmesine ve delil tespiti dosyasındai bilirkişice yöntemine uygun olarak düzenenlen rapor gereğince, tazminata karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 237, Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK'nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O hâlde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Türk Medeni Kanununun 692/1. maddesi de: “Paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır.” hükmünü içermektedir.Somut olaya gelince; çekişme konusu 1190 parsel sayılı taşınmazın tapuda kerpiç ev ve arsa vasıfı ile kayıtlı olduğu, mirasçılar arasında fiili kullanma biçiminin oluşmadığı, davalının taşınmazdaki samanlığı eve dönüştürdüğü, taşınmazın kullanma amacını, yani özgülendiği amacı değiştirmediği açıktır.Hâl böyle olunca, yıkım isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere yıkım isteğinin kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollamasıyla ) HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.