MAHKEMESİ: BÜYÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 20/11/2006NUMARASI: 2004/601-2007/1060Taraflar arasında görülen davada;Davacı, davalılar adına tespit ve tescil edilen 162 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ve üzerinde bina bulunduğunu ileri sürerek, tapu iptali ile elatmanın önlenmesi ve yapının yıkımını istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın 959.94 m2 lik kısmının uzman bilirkişiler aracılığıyla belirlenen kıyı kenar çizgisinin içerisinde kaldığı ve bu alan üzerinde bina bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar A.. Ve N... Ç... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 162 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 26.8.1965 tarihinde yapıldığı ve 5.9.1967 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 13.11.2002 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Her nekadar, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bölümü, devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinin 3.fıkrasına eklenen “bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” ve 3.maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin “bu kanunun 12. maddesinin 3.fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 5.9.1967 ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir.Bilindiği üzere; hak düşürücü süre olumsuz dava şartlarından olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Mahkemece, davanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekli bir kuraldır.Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi için karar bozulmalıdır.O halde, davalılar N... ve A...’in temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 7.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.