Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5403 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 4022 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ: YENİŞEHİR (BURSA) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 19/06/2008NUMARASI: 2007/59-2008/162Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, köy miras bırakan H... 'nin 91 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki 2/8 payını 10.4.1981 tarihinde ve satış suretiyle tek oğlu olan H.. 'e temlik ettiğini, onun da 5.3.2004 tarihinde ve ölünceye kadar bakma akdiyle davalıya devrettiğini, ancak yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürüp, tapu iptali ile miras payları oranında tescil isetğinde bulunmuşlardır.Davalı, ididanın doğru olmadığını, ölünceye kadar bakma akdinin gereklerini yerine getirdiğini, davacıların, muris H.. 'nin torunları olup, dava açma hakkının bulunmadığını, bakım akdinin babasıyla kendisi arasında yapıldığını ve akde aykırılık iddiasını mirasçı dahi olmayan davacıların ileri süremeyeceklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, muvazaa olgusu sabit görülerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan H.. 'nin çekişme konusu 91 ada 15 parsel sayılı taşınmazdaki 2/8 payını 10.4.1981 tarihinde ve satış suretiyle oğlu H.. K...'ya temlik ettiği, H.. 'in de kendisine ait 4/8 pay ve temellük ettiği anılan 2/8 paydan oluşan toplan 6/8 payından 4/8 payını üzerinde bırakarak, kalan 2/8 payını 5.3.2004 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle davalı oğlu H.. H.. 'e devrettiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, tanık anlatımları, kök miras bırakan H.. 'nin, oğlu H.. 'e temlik yaptığı tarihte temlik edilen payın akit tablosunda gösterilen değeri ile gerçek değeri arasında açık fark bulunması gözetilerek, kök miras bırakanın H.. 'e yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur. Davalının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak, yukarıda ifade edildiği üzere, davalı H.. H.. 'in miras bırakanı olan H.. 'in, kendisine temlik edilen 2/8 fazla birlikte taşınmazdaki payı 6/8 olup, bundan 2/8 payını ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya devrettiği, üzerinde kalın 4/8 payın da ölümünden sonra mirasçılarına intikal ettiği kayden sabittir.O halde, kök miras bırakan H.. tarafından H.. 'e devredilen 2/8 payın, davalının miras bırakanı Hüseyin'in üzerinde kalan 4/8 payın içerisinde yer aldığı ve sonra da bu payın mirasçılarına geçtiği kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, davacıların, Hüseyin'in mirasçılarından yalnızca davalı H... H... hakkında dava açtıkları gözetilmek suretiyle kök miras bırakan Halime'den satış ve intikal sonucu anılan davalıya gelen 1/16 paydan davacıların kök miras bırakan H... 'nin veraset ilamına göre miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 7.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.