Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5401 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2733 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : YATAĞAN SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/01/2015NUMARASI : 2013/120-2015/34Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, mirasbırakanı A.. B..'ün maliki olduğu .. parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında, kayıt malikinin “A.oğlu A.” olan adının nüfus kayıtlarındaki gibi “İsmail oğlu A.. B..” olarak düzeltilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; taşınmazların kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Somut olayda, dava konusu taşınmazların ifrazen geldiği .. parsel sayılı ana taşınmazın dayanak tapu kaydının Ağustos 1332 (1916) tarih ve 2 no'lu tapu kaydı olduğu tapulama tutanaklarından anlaşılmaktadır. Sözü edilen dayanak tapu kaydına göre taşınmazın tamamı 8 hisse olmak üzere 4 hissesi Ali Hoca oğlu Ali, 2 hissesi hafidesi Ayşe adına kayıtlıdır. Ağustos 1332 tarihli tapu kaydı, miladi takvimde 1916 yılına isabet etmektedir. Davacının murisi ve taşınmazın maliki olduğu iddia edilen İsmail oğlu A.. B..'ün 1931 doğumlu olduğu, öte yandan tek çocuğunun evlatlık edindiği davacı R. B. olduğu, Ayşe isminde bir kız torunun da bulunmadığı, bulunduğu kabul edilse dahi gerek kız torunu Ayşe gerek malik olduğu iddia edilen A.. B.. adına doğumlarından evvel bir tapu kaydı oluşamayacağı açıktır.Öte yandan keşif esnasında dinlenen tanıkların, davacının murisi A.. B..'ün dava konusu taşınmazlar ile herhangi bir ilgisinin ve bu taşınmazlarda herhangi bir hakkının olmadığını, hatta genel olarak Bülbül'ler sülalesinin bu taşınmazlarla ilgisi olmayıp, onların taşınmazlarının başka bir yerde olduğunu beyan etmeleri karşısında davacının iddiasını ispat ettiği söylenemez.Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabul edilmesi doğru değildir.Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.