Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5394 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4153 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/12/2011NUMARASI : 2011/288-2011/500Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul 14. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 22.12.2011 gün ve 2011/288 esas 2011/500 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 06.11.2012 gün ve 7845-12395 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı kayyım vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, 5737 Sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, kayıt malikinin mirasçılarının bulunması nedeniyle davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine Dairece; “ Kural olarak tapu kaydında yazılı kişinin yaşıyor olması ya da kaçak veya yitik olmaması ve yine mirasçılarının bulunması halinde taşınmazın aslı vakıf olsa bile vakfına rücu etmesinin (dönmesi) mümkün olmadığı, ancak eldeki davada malikin mirasçılarının bulunup bulunmadığı tartışma konusu olup, dosyadaki mevcut veraset belgesi de hasımsız olarak açılmış bir dava sonucu alındığına göre uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulmasının M. kızı H.e'nin mirasçılarının hasımlı bir dava sonucu belirlenmesiyle mümkün olacağı, hal böyle olunca davacıya M.kızı H.den hasımlı veraset belgesi alınmak üzere dava açması için yetki ve önel verilmesi ve ondan sonra işin esası hakkında hüküm kurulması ” gerektiği hususlarına değinilerek bozulmuş, davalı kayyım vekili tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur. Gerçekten de; çekişme konusu 1600 ada 98 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki M. kızı H.'ye F.1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 24.06.1999 tarihli 1999/50 Esas, 1999/614 Sayılı kararı ile hak ve menfaatlerinin korunması bakımından en büyük mal memuru olan İstanbul Defterdarının kayyım olarak tayin edilmesine karar verildiği, ne var ki, dava dışı M. İ. D.nin mirasçı olduğu iddiasıyla anılan kararın kaldırılması hususunda 02.04.2010 tarihinde açmış olduğu davasının Fatih 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 20.07.2010 tarihli, 2010/363 Esas, 2010/717 sayılı kararı ile kabul edilerek, kayıt maliki M.kızı H.'nin mirasçılarının hayatta olduğu gerekçesi ile kayyım atanmasına dair kararın kaldırılmasına karar verildiği, kayyım vekilinin temyiz isteğinin de yerinde bulunmayarak sözkonusu kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 16.05.2011 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği, eldeki davanın ise 17.05.2011 tarihinde açıldığı görülmektedir.O halde, kayyımlık kararının kaldırılmasına yönelik mahkeme kararın kesinleştiği tarih itibariyle kayyımın görevi sona erdiğine göre, eldeki davanın açıldığı tarih bakımında davalı kayyımın davada taraf sıfatının bulunmadığı tartışmasızdır.Hal böyle olunca, davanın reddi bu gerekçe ile sonucu itibariyle doğrudur.Anılan bu husus karar düzeltme isteği üzerine yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile, Dairemizin 06.11.2012 tarihli, 2012/7845 Esas, 2012/12395 Karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına, yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemenin 22.12.2011 tarih, 2011/288 Esas, 2011/500 sayılı kararının ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 11.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.