Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 538 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 9450 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 12/06/2008NUMARASI: 2006/576-2008/208Davacılar, miras bırakan H.in adına kayıtlı 40 ve 41 parsel sayılı taşınmazlarını mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalılara temlik ettiğini ileri sürerek, pay oranında iptal-tescil, olmazsa tenkis isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar, satış bedelinin miras bırakana ödendiğini, satışın gerçek olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davacı H.davasının feragat nedeniyle reddine, diğer davacıların davasının ise kanıtlandığı gerekçesiyle kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar ve davacı H..S.tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.01.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden K.G.vekili Avukat N.T.ile yine temyiz eden H. S.vs. Vekili Avukat M.C.geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; miras bırakan H.'in davalılara yapmış olduğu temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak gerçekleştirildiği, mahkemece saptanmak suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Öyle ise, davalıların temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. H.'nin temyiz itirazlarına gelince; 25.05.2007 tarihli dilekçe ile H. davadan feragat ettiğini bildirmiş, 17.04.2008 tarihli oturumda ise "...25.05.2007 tarihli belgedeki imza bana aittir. Okuma-yazmam olmadığından, bilmeden imza attım. Kardeşim K.e imzayı verdim, bu imzayı at, başka birşey alacağım dedi..." şeklinde beyanda bulunmuştur. Öyle ise anılan feragat beyanının hata ve hile ile yapılıp yapılmadığının aynı dava içerisinde ve hadise şeklinde incelenerek araştırılması ve değerlendirilmesi zorunludur.Bilindiği ve HUMK.'nun 95.maddesinde de ifade edildiği üzere feragat yapıldığı anda karşı tarafın irade beyanına gerek kalmaksızın kesin hüküm sonuçlarını doğurur. Bu bildirimden sonra tek yanlı irade beyanı ile feragattan dönülmesine olanak yoktur. Ne varki, feragata ilişkin irade açıklamasının gerçeği yansıtmadığı, yanılgı ile ya da baskı altında yapıldığının bildirilmesi halinde bu halin mahkemece, ya aynı dava içerisinde hadise şeklinde ya da başka bir davanın konusu olarak incelenmesi olanaklı ve gereklidir. Ancak, mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde feragat beyanından dönülmesi hususunda bir inceleme yapılmış değildir. Hal böyle olunca, davacının davada vazgeçme beyanından dönmesinin iradeyi ifsat eden sebeplerle malül olup olmadığının incelenmesi, feragat beyanının gerçek iradeyi yansıtıp yansıtmadığının açıklığa kavuşturulması gerçek irade ürünü olduğunun anlaşılması halinde davanın bu sebeple reddedilmesi, aksi halde davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, gerekli soruşturma yapılmaksızın H... yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı Hatice'nin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davacı Hatice'nin vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.01.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.