Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5374 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 4076 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : YALOVA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/11/2006NUMARASI : 2006/161-454Taraflar arasında görülen davada;Davacılar,kayden maliki oldukları ..ve ..parsel sayılı taşınmazlara, davalı idarece yol yapımı sırasında zarar vermek suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ve tazminat istemişlerdir.Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece,davanın idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.Karar,davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi’in raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi,gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, davalı idare tarafından yapılan drenaj kanalının heyelan nedeniyle çökmesi sonucu davacı taşınmazına zarar verdiği iddiasına dayalı elatmanın önlenmesi ve tazminat isteklerine ilişkindir.Davalı idare, meydana gelen zararın hizmet kusuru sonucu oluştuğunu, bu nedenle davaya bakmak görevinin genel mahkemenin değil, idari yargı yerine ait olduğunu belirterek; davanın görevsizlik nedeniyle reddedilmesini istemiştir.Mahkemece, idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden özellikle tespit dosyasındaki rapordan davalı idarenin yaptığı drenaj kanalının heyelan nedeniyle kırılması ve yolun dolgu malzemesinin kayması sonucu davacı taşınmazının zarar gördüğü anlaşılmaktadır.Gerçekten de; Yargıtay Hukuk Bölümünün 11.2.1959 tarih 1958/7-1959/10 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; bir kamu kuruluşu tarafından verilmiş olup, yerine getirilmesi gereken bir kararın,plan ve projesine uygun olarak uygulanması sırasında zarar görenlerce (hukuku muhtemel olanlarca) açılmış davaların idari yargı yerinde görüleceği ifade edilmiştir.Bir idari karara dayanmayan,yahut plan ve projesine aykırı işlem nedeniyle bir zararın meydana gelmesi halinde bu işlemin haksız fiil niteliği taşıyacağı ve bundan kaynaklanan davaların Adli Yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.Bu durumda, davalı idare tarafından yapılan drenaj kanalının kırılması sonucu doğan zararın İnançları Birleştirme Kararında öngörüldüğü biçimde oluşup oluşmadığının başka bir açıklama ile hizmet kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması, görev hususunun açıklığa kavuşturulması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,14.05.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.