MAHKEMESİ : TORBALI 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/06/2006NUMARASI : 2006/373-304Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları T... M... tarafından ... parsel sayılı taşınmazın .. nolu bağımsız bölümünü ikinci eşi olan davalıya mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik edildiğini ileri sürüp, pay oranında tapu iptal ve tescil istemişlerdir.Davalı,davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, temlikin muvazaalı ve bedelsiz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar,davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmi??tir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli ..parsel sayılı taşınmazın ..nolu bağımsız bölümünün çıplak mülkiyetinin, tarafların miras bırakanı Tahsin tarafından 9.1.1998 tarihli akitle ikinci eşi olan davalıya satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.Davalı savunmasında miras bırakan tarafından diğer mirasçılara da taşınmazlar verildiğini bildirmiştir. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamıyacağıda kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, miras bırakandan tüm mirascılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve begeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirascıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kasdının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Somut olayda, miras bırakan tarafından diğer mirasçılara da temlikler yapıldığı görülmektedir.Ne varki, mahkemece miras bırakanın denkleştirme iradesinin olup olmadığı üzerinde durulmamıştır.Hal böyle olunca, özellikle miras bırakanın yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde hak dengesini gözetecek ve tüm mirasçılarını kapsayacak şekilde bir paylaştırma yapıp yapmadığının kayden saptanması toplanan ve toplanacak olan tüm delillerin bir arada değerlendirilmesi, ayrıca miras bırakanın yaptığı temlikler nedeniyle mirasçılar arasında görülen diğer davalardaki olgularında gözönünde tutulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.