MAHKEMESİ: HOPA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 16/03/2005NUMARASI: 1998/250-2005/45Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, 2.12.1982 tarih 2 sıra nolu taşınmazın kadastro tespiti sırasında kuzey sınırında yapılan hata sonucu kayalık olduğu gerekçesiyle 2 dönüme yakın bir kısmının tespit dışı bırakılarak adlarına eksik tespit yapıldığını ileri sürüp, tesbit dışı bırakma işleminin iptali ile tapudaki hisesleri oranında adlarına tescilini istemişlerdir.Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar yanıt vermemiştir.Mahkemece, kadastro tespiti sırasında taşınmazın kuzey sınırının yanlış anlamlandırılarak hak kaybına sebebiyet verildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar,davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, kadastro harici bırakılan yerin tapuya dayalı tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacıların dayanağını teşkil eden tapu kaydının Hazinenin taraf olduğu tescil ilamı ile oluştuğu ve çekişme konusu yerin tescil ilamının dayanağını oluşturan harita kapsamında kaldığı keşfen saptanmıştır. O halde, davanın kabul edilmesi kural olarak doğrudur.Ancak, dayanak tapu kaydı paylı mülkiyet üzere olup, davacıların dışında paydaşların bulunduğu sabittir. İddianın içeriği özellikle taşınmazın halen varolan niteliği gözetildiğinde böylesine isteği havi davalarda kayıt malikinin tümünün davacı sıfatıyla davada yer almalarının gerekeceği tartışmasızdır. Aksi takdirde aynı taşınmazda bazı paylar sicile bağlanırken dava dışı kişilere ait diğer payların sicil dışı kalması gerekecek ki, bu da kamu düzeniyle ilgili doğru sicil oluşturulması ve sicillerin tutulması ilkelerine ayrıca dolu pafta sistemine aykırıdır.Öyleyse, davada dayanılan tapu kaydındaki tüm paydaş ya da mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığının varlığı gözetilerek kayıt maliki olan kişilerin hepsinin davada yer almalarının sağlanması ve tümü yönünden bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece yukarıda değinilen ilkeler gözardı edilmek suretiyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.