Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5306 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 3507 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : KAZAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/05/2007NUMARASI : 2005/346-2007/158Taraflar arasında görülen davada;Davacılar,miras bırakan .K.'nun 2070 ada 7 parsel sayılı taşınmazı davalıya satış suretiyle temlik ettiğini,yapılan temlikin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı,muris ile 20 yıldan fazla süredir birlikte yaşadıklarını,tayınmazın bedelini ödeyerek satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,miras bırakanın davalıya yaptığı temlikin gerçek satış olup muvazaalı olmadığı gerekçeesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Niza konusu 7 nolu parselin, imar öncesi 1808 parsel sayılı taşınmaz olup, tamamı miras bırakan tarafından 4.7.1996 tarihinde satış suretiyle birlikte yaşadığı davalıya temlik edildiği, 1999 yılında yapılan imar uygulaması ile 2070 ada 7 nolu imar parselinin oluştuğu, 1107/1750 payın davalı adına, 643/1750 payın ise belediye adına kayıtlandığı, sonrasında belediye payının da davalı tarafından satın alınarak taşınmazın tamamına malik olduğu anlaşılmaktadırBilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirası bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; yukarıda değinilen ilkeler ve dosya içeriğine göre, miras bırakanın gayri resmi olarak birlikte yaşadığı davalıya yaptığı temliki işlemin terekeden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, miras bırakandan davalıya geçen pay dikkate alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerle, HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.4.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.