MAHKEMESİ : TORBALI 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/06/2006NUMARASI : 2006/374-307Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, ortak miras bırakanları T...'in adına kayıtlı ..parseldeki ... nolu bağımsız bölümü oğlu olan davalıya mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı temlik ettiğini ileri sürüp, payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, miras bırakanın paylaştırma amacıyla başka taşınmazları diğer mirasçılara temlik ettiğini, sözkonusu taşınmazın bedelini, murise ödediğini, işlemin muvazaalı olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalıya yapılan temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden; toplanan delillerden; miras bırakan T...in maliki olduğu çekişme konusu .. parseldeki ..nolu bağımsız bölümü 29.12.1997 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacılar, miras bırakanın yapmış olduğu temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış; davalı miras bırakanın gerçek iradesinin mal kaçırma değil, sağlığında tüm mirasçılarıda gözetmek suretiyle varlığını paylaştırma amacıyla hareket ettiğini savunmuştur.Bilindiği üzere;uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamıyacağıda kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, miras bırakandan tüm mirascılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve begeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirascıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kasdının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Somut olaya gelince, tarafların ortak miras bırakanları 'in davacı dahil eşi ve ..tane çocuğunu kaldığı ve gerek bağış, gerek satış göstermek suretiyle sağlığında tüm mirasçılarının herbirine ayrı ayrı bağımsız bölümler temlikettiği, dosya kapsamındaki kayıtlarla doğrulanmıştır.O halde, anılan bu olgu yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde murisin davalıya yapmış olduğu temlikin terekeden mal kaçırma amaçlı olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.