Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5264 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5503 - Esas Yıl 2013





ESAS NO : 2013/5503 KARAR NO : 2014/5264MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/10/2012NUMARASI : 2011/105-2012/624Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve tapu iptali- tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.03.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat T.C. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilenler vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Asıl dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, ecrimisil; birleştirilen dava ise, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının reddine, bu dava ile birleştirilen tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 14 parselde yer alan 7 nolu bağımsız bölümün sicil kaydının satış sureti ile 03.08.2007 tarihinde davacı adına oluştuğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Asıl davada davacı Fehmi;kayden maliki olduğu çekişme konusu bağımsız bölümü davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın kullandığını ileri sürerek eldeki davayı açmış; davalı Hasan asıl davanın reddini savunmuş; eşi Zekiye ile birlikte açtığı ve birleştirilerek görülen davada ise; kayden maliki oldukları ve satış sureti ile davalıya (asıl davanın davacısına) devrettikleri çekişme konusu bağımsız bölümü, alınacak kredinin teminatı olarak emaneten devrettiklerini ancak daha sonra iade edilmediğini, satışın da gerçek olmadığını belirterek inançlı işlem hukuksal nedenine dayanarak tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşladır. Birleştirilerek görülen davada;dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, taraflar arasındaki çekişme teminat mukabili temlikten (inançlı işlemden) kaynaklanmaktadır.Somut olayda; birleştirilen davanın davacıları Hasan ve Zekiye'nin kayden maliki oldukları çekişme konusu 14 parseldeki 7 nolu bağımsız bölümü asıl davanın davacısı Fehmi'ye 02.08.2007 tarihinde satış sureti ile devrettikleri, 16.12.2009 tarihli taraflar arasında düzenlendiği iddia edilen ancak imzasız olan ''...karşılıklı alacak verecek anlaşması...''başlıklı harici belgenin dosya içerisinde olduğu görülmektedir.Bilindiği üzere, 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu türlü iddiaların yazılı belge ile kanıtlanması zorunludur. İddiasını yazılı belge ile kanıtlayamayan kimsenin 6100 sayılı HMK.'nun 202.maddesi (1086 sayılı HUMK.'nun 292.maddesi) gereğince delil başlangıcı sayılabilecek nitelikte banka kaydı, mektup, ihtar vs. gibi bir delilin varlığı halinde iddiasını her türlü delil ile kanıtlamasının mümkün olacağı tartışmasızdır.Olaya; yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde bakıldığında birleştirilen davanın davacılarının yazılı bir belgesi bulunmadığı gibi delil başlangıcı sayılacak bir bulgunun da var olmadığı sabittir.Ne var ki; dava dilekçesinin deliller bölümünde açıkça yemin deliline de dayanılmıştır. Yazılı bir belgenin veya delil başlangıcının bulunmadığı böylesi durumlarda, iddia sahibinin son başvuracağı çarenin karşı tarafa yemin teklif etmek olduğu hususu yerleşik içtihatlarla benimsenmiştir.Yemin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 228. (1086 sayılı HUMK'nun 337.vd.) maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen ve davayı sonuçlandıran yasal ve kesin delildir. 05/02/1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca iddiasını yazılı delille kanıtlayamayan kimsenin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı bulunmaktadır. Oysa eldeki davada davacıya bu olanak tanınmamıştır. Öte yandan; bilindiği ve Türk Medeni Kanunu'nun 683. ve devamı maddelerinde düzenlendiği üzere bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir.Ecrimisil ise; kötüniyetli zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu bir şeyi haksız olarak alıkoyması nedeniyle hak sahibine ödemek zorunda kaldığı bir tür haksız fiil tazminatı niteliğindedir.Hâl böyle olunca;inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davada,davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, bu hakkın kullanılması halinde hasıl olacak sonuca göre asıl ve birleşen davalar hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 11.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.