MAHKEMESİ: ELAZIĞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 12/05/2009NUMARASI: 2006/543-2009/183Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, bankadan kredi alınması için davalı M.e vekalet verildiğini, sonrasında davalı M...taşınmazların devrinin yapılmadan kredi alınamayacağını söyleyerek 14 parça taşınmazın hile ile tapuda adına devrini sağladığını, ondan da diğer davalıya aktarıldığını, istenen kredinin de alınmadığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, taşınmazların bedelini ödeyerek satın aldığını, iddiaların yerinde olmadığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekilince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....'nın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedildi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların çekişme konusu 13 adet taşınmazdaki paylarını 12.8.2003 tarihinde davalı M.e, onun da 4.10.2004 tarihinde diğer davalı Ö..e satış suretiyle temlik ettikleri anlaşılmaktadır.Davacılar, bankadan kredi alınması için vekalet verdikleri davalı M..in, taşınmazların devri yapılmadan kredi alınamayacağını söylemesi üzerine çekişme konusu taşınmazlardaki paylarını devrettiklerini, istenen kredinin de alınmadığını, böylece kandırıldıklarını, taşınmazların hile ile ellerinden alındığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Ne varki; mahkemece, davacıların kendi muvazaasına dayandıkları, resmi işlemin aksinin ancak yazılı belge ile kanıtlanabileceği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, HUMK.'nun 76.maddesi gereğince vakıaları bildirmek taraflara hukuki tavsifi yaparak uygulanacak yasal düzenlemeyi tespit ve tayin ederek uygulamayı yapmak hakime aittir. O halde, iddianın ileri sürülüş biçiminden ve dava dilekçesinin içeriğinden, davada hile hukuksal nedenine dayanıldığında kuşku yoktur. Ancak, bu konuda mahkemece bir araştırma ve inceleme yapılmış değildir.Bilindiği gibi; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K'nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma yapılarak tarafların tüm delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçe ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.