MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedilerek, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakanları ...'dan intikal eden 248, 252, 253, 254 ve 556 parsel sayılı taşınmazları uzun yıllardır davalının sosyal tesis olarak tasarruf ettiğini, anılan taşınmazlar üzerinde çevrede ... Tesisleri olarak bilinen işletmenin bulunduğunu, davalının taşınmazda hak iddia ettikleri için kendilerini tehdit ettiğini ve olayın Savcılığa yansıdığını, ihtar gönderdikleri halde sonuç alamadıklarını, 2012/35 Değişik İş sayılı dosyadan yaptırdıkları tespit neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda taşınmazların en az aylık 10.000.-TL kira geliri getireceğinin bildirildiğini ileri sürerek, haksız işgale son verilmesine, ayrıca mirasbırakanın ölümünden buyana her bir davacı için şimdilik 5.000.-TL olmak üzere toplam 15.000.-TL ecrimisilin her aya ilişkin işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, iddiaların doğru olmadığını, taşınmazlarda kendi payını kullandığını, taşınmazları rızai taksimle paylaştıklarını, davacıların paylarını sattıklarını, davanın hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların tarafların mirasbırakanına ait olduğu davacıların, noter kanalı ile ihtarname keşide ederek davalıdan ecrimisil talep ettikleri, alınan bilirkişi raporunun uygun ve yeterli görüldüğü gerekçesi ile ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup hükmedilmesi istenen ecrimisil miktarı üzerinden harç ödenmek suretiyle açıldığı, elatmanın önlenmesi yönünden harç yatırılmadığı gibi yargılama sırasında da bu yönden harç ikmali yapılmadığı görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur.Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30. ve 32. maddelerinde hükme bağlamıştır. Hâl böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan hususun gözardı edilmesi doğru olmadığı gibi, yargılama sonunda elatmanın önlenmesi isteği bakımından olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre ecrimisile ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.