MAHKEMESİ: KARABURUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 29/04/2008NUMARASI: 1999/43-2008/37Taraflar arasında görülen davada; Davacı Hazine, davalılar adına tespit ve tescil edilen 797,798,799 parsel sayılı taşınmazlara uygulanan dayanak tapu kaydı miktarının 20 dönüm olduğunu davalılar adına 6682 m²lik kısmın fazladan tescil edildiğini ileri sürerek miktar fazlasının iptal ve tescili isteğinde bulunmuş, 18.9.2000 tarihli ıslah dilkeçesi ile 798 ve 799 parsel sayılı taşınmazların kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmın iptali ile kalan kısımların özel mülke konu olamayacağından iptal ve tescilini 797 parselin ise kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölümünün tapusunun terkini isteğinde bulunmuştur.Davalı C.birleşen dava ile 797, 799 ve 800 parsel sayılı taşınmazları haricen satın aldığını ileri sürüp tapuların iptal ve tescilini adına kayıtlı 798 parselin tapu kaydı sınırlarına göre yüzölçümünün düzeltilmesini istemiştir.Mahkemece, birleşen davanın hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle reddine, davacı Hazine davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.5.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat . . geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Birleşen davalar, tapu iptal tescil ve terkin isteklerine ilişkindir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden dava konusu 797,798 ve 799 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin 17.5.1990 tarihinde kesinleştiği yine Hazine adına kayıtlı çekişme konusu 800 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 1990 yılında yapıldığı dava dışı kişi tarafından kadastro tespitine itiraz edilmekle Karaburun Kadastro Mahkemesinin 1990/405E-1993/54K sayılı ilamı ile itiraz edilmemiş sayılmasına ve tespit gibi tesciline karar verildiği görülmekle karşı davacı C..tarafından 797,799 ve 800 parsel sayılı taşınmazlara, yönelik iptal tescil davasının 9.4.2002 tarihinde açıldığı gözetilerek birleşen davanın 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddedilmiş olması doğrudur.Öte yandan, davacı Hazine davalılar adına tespit ve tescil edilen 797,798 ve 799 parsellere yönelik ıslah ettiği davasında taşınmazların özel mülke konu olamayacak, taşlık, kayalık yerlerden olduğu, bir bölümünün de kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürmüş olup, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen ve hükme dayanak yapılan bilirkişi rapor ve krokilerinden 10062 m² miktarlı 798 parsel sayılı taşınmazın krokide “A” ile gösterilen 669 m²lik kısmının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı saptanarak bu bölümün tapusunun iptal ve terkini ile kalan 9393 m²lik kısmında dayanak tapu kaydı kapsamında kalmadığı, ham toprak vasfında olduğu gözetilerek Hazine adına tescil edilmesi yine 3437m² miktarlı 799 parsel sayılı taşınmazın tamamının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kalmadığı ancak özel mülke konu olamayacağı belirlenerek tapunun hazine adına iptal ve tesciline karar verilmiş olması ve 11563 m² miktarlı 797 parselin krokide (11.7.2000 tarihli) “B” ile gösterilen 2804 m²lik bölümünün kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığı belirlenerek bu kısmın tapusunun iptal ve terkini ile kalan 8759 m²sinin tarım arazisi vasfında olduğu tespit edilerek önceki malikleri üzerinde bırakılmış olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davacı Hazine ve birleşen dosya davacısı C.in bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir,reddine.Davacı Hazinenin öteki temyiz itirazlarına gelince, davalar, hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleşse bile, her davanın müstakil hüviyetini koruyacağı açıktır.Öte yandan Hazine davası kabul edildiği halde, dava konusu taşınmazlar yönünden davalılardan karar harcının alınmamış olması doğru olmadığı gibi birleşen davanın davacısı Cengiz'in açtığı davada gözetilerek müstakilen ve ayrı ayrı Hazine lehine Avukatlık parasına hükmedilmemiş olmasıda isabetsizdir.Davacı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacı vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına, 04.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.