MAHKEMESİ: TARSUS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 07/05/2009NUMARASI: 2006/276-2009/252Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kanuni miras bırakanları G. 305 ada 16 parsel sayılı taşınmazı kardeşi Hulusi'ye verdiği vekaletname ile mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalıya temlikini sağladığını, satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek, tapunun miras payları oranında iptal ve tescilini istemişlerdir.Davalı Hulusi; miras bırakanın vekili olarak, iradesi doğrultusunda temliki gerçekleştirdiğini, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.Diğer davalı; temlikin muvazaalı olmadığını, gerçek satış olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; davacı N.K.tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacıların muvazaa iddiaları sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.5.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat H. Ş.ile temyiz edilen vekili Avukat N.T.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ...tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan G.'in malik olduğu 305 ada 16 parsel (eski 1764) sayılı taşınmazın 6.2.2006 tarih 2395 yevmiye nolu vekaletname ile vekil H.K. tarafından davalı H.A.S.ya 24.2.2006 tarihli akitle ve satış suretiyle temlikinin 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yapılan soruşturma sonucu mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle davacıların miras payı oranında davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak, vekil sıfatıyla temliki işlemde taraf olan davalı H. K.ün vekalet görevini kötüye kullandığı kanıtlanamadığı gibi, Borçlar Kanununun 390/2 maddesinde öngörüldüğü biçimde vekil edenin iradesi doğrultusunda işlemi gerçekleştirdiği dosya kapsamı ile sabit olup, bu durumda, davalı olan vekil Hulusi hakkındaki açılan davanın husumetten reddi gerekirken bu hususun göz ardı edilmiş olması doğru değildir.Davalı H.'nin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 04.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.