Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5218 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17220 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve miras payı oranında tescil isteğine ilişkindir.Davacı, mirasbırakanı annesi ...'ın 182 ada 2 parsel sayılı taşınmazını kendilerinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı torununa bağışladığı halde satış akti ile devrettiğini, işlem tarihinde yaşı küçük davalının alım gücü bulunmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.Davalı, bedelini ödeyerek taşınmazı satın aldığını, babası ...'ın gelir durumunun iyi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının muvazaa iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı gerekeceğiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının mirasbırakanı ...'ın 21.09.2010 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı oğlu ... ve dava dışı çocukları ... ile kendinden önce ölen oğlu ...'in mirasçılarını bıraktığı, çekişme konusu 184 ada 2 parsel sayılı tarla vasıflı taşınmazın davacının mirasbırakanı adına kayıtlı iken 04.11.2009 tarihli akitle 1990 doğumlu torunu davalı ...'e temlik ettiği kayden sabittir. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; muris muvazaası iddiasının her türlü delille kanıtlanabileceği kuşkusuzdur. Özellikle tanık beyanları murisin iradesinin tespiti açısından önemlidir. Hal böyle olunca, tarafların bildirdiği delillerin toplanması, gösterdikleri tanıkların dinlenmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.