Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5210 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19409 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ÇORLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/04/2013NUMARASI : 2012/475-2013/156Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davcılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, mirasbırakanları tarafından verilen muvafakatnamenin davacıları da bağlayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 52 ada 22 parsel sayılı taşınmazın davacı M. M.S. ile diğer davacıların murisi D. Ç. ve davalının murisi S. Ç. adlarına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, 202 m2 büyüklüğündeki taşınmaz üzerine bina yapmak üzere diğer paydaşların S. Ç.'e 21.01.1992 tarihinde noterde tanzim edilen muvafakatname ile onay verdikleri, davacıların 09.05.2011 tarihinde keşide ettikleri ihtarname ile davalıdan ecrimisil istedikleri, mahkemece yapılan uygulama ile taşınmazın bir kısmı üzerine bina yapıldığının belirlendiği ve evin krokide gösterildiği, anılan evde de davalının oturduğu anlaşılmaktadır. Davacılar, taşınmazın tamamının uzun yıllardır davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek, dava tarihinden geriye doğru beş yıllık süre için ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır.Hemen belirtmek gerekir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Somut olaya gelince, davacıların mirasbırakanları noterde düzenlenen belge ile davalının murisinin taşınmaz üzerine ev yapmasına rıza göstermişler ise de; tek taraflı olarak düzenlenen muvafaktname ile verdikleri onayı her zaman geri almaları mümkündür. Bu durumda davacıların keşide ettikleri ihtarname ile verilen onayı geri aldıkları ve paydaşlar arasında intifadan men olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekecektir.Ne var ki; mahkemece 09.05.2011 tarihli ihtarnamenin davalıya tebliğ edilip edilmediği araştırılmadığı gibi, taşınmazın tamamının davalı kullanımında olup olmadığı hususu da araştırılmamıştır.O halde; mahkemece öncelikle yukarıda açıklanan hususların araştırılması, 09.05.2011 tarihli ihtarnamenin dava tarihinden önce davalıya tebliğ edilip edilmediğinin saptanması, dava tarihinden önce tebliğ edilmiş ise bu tarihte verilen onayın geri alındığı ve paydaşlar arasında intifadan men olgusunun gerçekleştiğinin kabul edilmesi, bundan ayrı olarak taşınmazın tamamının davalı kullanımında bulunup bulunmadığının ve davacı paydaşların paylarına karşılık çekişmesiz olarak kullanacakları bir kısım yerlerin olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre ihtarname tebliğ tarihi ile dava tarihi arasındaki dönem için üzerindeki ev davalının murisi tarafından yapıldığından, taşınmazın arsa olarak getireceği gelir üzerinden davacıların payı oranında ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, noksan soruşturma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.