Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5209 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19236 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİMTaraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR-Dava, tapu kaydına yazılmayan malik soyisminin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağındaki bilgiler ile nüfus kayıtları arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, ....Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/177 esas sayılı dosyasında verilen yetki belgesine dayanarak, 378 parsel sayılı taşınmazda paydaş gözüken '' ...'in'' soyadının '' ... '' olduğunu ileri sürerek, malik soyadının nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesi isteği ile eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; taşınmazların kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez. Şöyle ki; getirtilen kayıtlardan 08.03.1947 tarih ve 48 sıra numarasında bir bütün olarak kayıtlı olan taşınmazın 07.07.1980 tarihinde yapılan tespit ile 23 ayrı parsel olarak tespit gördüğü, bunlardan dava konusu 378 parsel sayılı taşınmazın Arif evlatları ..., ... ve ..., ...evlatları ... ve ... ile ...'in eşi ... ve çocukları ... ile ... adına tespit ve tescil edildiği, nüfus kayıtları uyarınca diğer paydaşların murisleri olan ... ile ...'in kardeş oldukları, ... Köyü 34 hanede nüfusa kayıtlı bulundukları, adı geçen kişilerin ... adını taşıyan 1891 doğumlu kız kardeşlerinin olduğu, ... T.C. Kimlik Numaralı ...'in de ... Köyü 34 hanede nüfusa kayıtlı iken ... Mahallesi, 28 haneye evlenerek geldiği, eşinin adının ... olduğu ve ''... '' isim ve soyismini taşıyan bir oğlunun bulunduğu anlaşılmakta olup, diğer kayıt malikleri ile ... arasındaki akrabalık ilişkisi nüfus kayıtları ile sabittir.O halde; mahkemece tam bir kanaat oluşması bakımından 378 parsel sayılı taşınmazın tespitine esas eski tapu kaydının getirtilmesi, gerekirse ...'ın nüfus bilgilerinden yola çıkılarak ... isminde bir kızının bulunup bulunmadığının araştırılması ve getirtilen kayıtların yukarıda tespit edilen somut olgular ile birlikte değerlendirilerek oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.