Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5203 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 1998 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: ÜSKÜDAR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 05/03/2009NUMARASI: 2006/303-2009/69Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras yolu ile intikal eden 1840 ada 3 parsel sayılı taşınmazını satmak üzere yetkilendirdiği, emlakçılık yapan davalı İ.Ş.' e vekaletname verdiğini, davalı vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazı oğlu olan davalı N. Ş.'e sattığını, bu davalının da taşınmazı diğer davalı Ş. B.'a sattığını, davalı İ.Ş.'in vekaleti kötüye kullandığını, diğer iki davalının da bu kötü niyetli işlemlere bilerek katıldıklarını ileri sürerek tapunun iptali ile adına tescili, olmadığı takdirde taşınmazın keşfen belirlenecek değerinin davalı vekilden tazmini isteğinde bulunmuş. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, iptal ve tescil yönünden kanıtlanamadığı, tazminat yönünden ise zamanaşımı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı ve davalılardan Ş. vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..'in raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde tazminat isteğine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; 18.04.1994 tarihli vekaletnameye istinaden dava konusu taşınmazdaki davacı payının davalı İ. tarafından 25.04.1994 tarihli satış işlemi ile oğlu davalı N., sonrasında da 04.05.1994 tarihli resmi akitle davalı Ş..satılıp temlik edildiği, eldeki davanın 01.12.2006 tarihinde açıldığı, davacı tarafından tanık ismi bildirilmediği, yargılama sonunda dosya kapsamına göre mahkemece davanın reddine karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, tapu iptali ve tescil davasının kanıtlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Ne varki; tapu iptali ve tescil davasının yanında terditli olarak tazminat isteğinde de bulunulmuş, bu istek ise mahkeme tarafından, BK 126 maddesinde sözü edilen 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçirildiğinden bahisle reddedilmiştir. Gerçekten de BK 126 maddesinin 4. bendinde belirtilen 5 yıllık sürenin zamanaşımı süresi olduğunda ve somut olayda temlik tarihlerinin 25.04.1994 ve 04.05.1994, dava tarihinin ise 01.12.2006 olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Fakat, tazminat isteyebilme hakkı ancak iptal ve tescil istekli davalarda verilen ret kararının kesinleşmesi ile doğabilecektir. Olaya bu açıdan bakıldığında eldeki dava yönünden söz konusu sürenin sona erdiğini söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır . Hal böyle olunca, davacının ikincil olarak istemde bulunduğu tazminat isteği yönünden taraf delillerinin toplanarak değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile zamanaşımı süresinin geçirildiğinden bahisle tazminat isteğinin de reddine karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan, iptal tescil davası reddedildiğine ve yargılama sırasında taşınmazın belirlenen değeri üzerinden harç tamamlandığına göre bu bedel esas alınarak iptal ve tescil davasının muhatabı Şaban yararına avukatlık parasına hükmedilmesi gerekirken dilekçedeki değerin esas alınması doğru değildir. Davacı ile davalılardan Ş. değinilen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.