Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5201 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 10538 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ: BURDUR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 02/05/2012NUMARASI: 2011/269-2012/133Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.04.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılardan M.Y.ı ve vekili Avukat M.Y.ile temyiz edilenler vekili Avukat R.G. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın davacıların miras payları oranında kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden; miras bırakanm.a.d.'in çekişme konusu 1377 ada 3 parsel sayılı taşınmazının vekil tayin ettiği davalı . S.tarafından 22.07.2011 tarihinde diğer davalı M. Y.ya satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır. Davacılar, çekişme konusu taşınmazı davalı vekil E.'nun diğer davalıya, murisin ??lümünden sonra, vekâlet ilişkisinin son bulduğunu bilerek kötüniyetli olarak devrettiğini, davalı .n de murisin öldüğünü bilerek taşınmazı değerinin çok altında bir bedel ile adına tescilini sağladığını ileri sürerek, miras bırakan adına tescil talebini içeren eldeki davayı açmışlardır.Ne var ki, miras bırakanm.a.d.'in dava dışı mirasçısı M.'ın olduğu dosya içerisindeki mirasçılık belgesi ile sabittir. Bilindiği üzere, Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.Türk Medeni Kanunu'nun 701.-703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK'nun 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Ş. yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.TMK'nun 702/2. maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne varki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.Somut olayda,elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı mirasçı bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine TMK'nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.Davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 09.4.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.