Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5201 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 3563 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : GEBZE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/12/2008NUMARASI : 2007/104-2008/570Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 2097 ada 2 parsel sayılı taşınmaza davalının baz istasyonu ve eklentileri yapmak suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesine, yıkıma ve ecrimisile karar verilmesini istemiş, birleşen davanın davacısı ise; dava konusu taşınmazı 27.10.2006 tarihinde A... M.. K...’tan satın aldığını belirterek elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.Davalı, taşınmazı kira sözleşmesi gereğince kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, asıl dava yönünden dava tarihinde asıl davanın davacısının malik olmadığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin reddine, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, birleşen dava yönünden ise; baz istasyonu ve eklentilerinin yargılamanın devamı sırasında kaldırıldığı gerekçesiyle davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil, birleşen dava ise ecrimisil dışındaki diğer isteklere ilişkindir.Mahkemece, davacı A... yönünden elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin reddine, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, birleşen davanın da konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki; imar uygulamasından önceki parselde veya taşınmazda ayni veya kişisel bir hakkı bulunan kimsenin taşınmaza tarifi 3194 Sayılı İmar Yasası’nın 5, 20 maddelerinde yapılan nitelikte yapılanıldığı ve yapının sonradan imar uygulaması ile başkalarına özgülenen taşınmaz içerisinde kaldığı veya taşkın hale geldiği durumlarda, 3194 Sayılı İmar Yasası’nın 18. maddesi hükmü uyarınca yapıdan kaynaklanan kaim bedelin ödenmek suretiyle elatmanın önlenmesine karar verileceği tartışmasızdır.Oysa, somut olayda davacının sonradan edindiği 2 parsel sayılı taşınmazda yapıldığı iddia edilen baz istasyonunun, anılan yasanın öngördüğü nitelikte kaim bedel ödenmesini gerektiren bir yapı olmadığı açıktır.Diğer taraftan, imar uygulaması sonucu, yapının haksız veya taşkın durum yaratması, kamusal bir tasarrufun sonucu olup, yapıyı yapan kişinin iradesi dışında tecavüzlü durum oluştuğuna göre, davanın açılmasına sebebiyet verdiği de söylenemez.O halde, taşkın yapıyı kullananın kötü niyetli sayılamayacağı ve kendisine kusur izafe edilemeyeceği gözetildiğinde haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden ve yargılama giderlerinden de sorumlu tutulamayacağı açıktır. Kaldı ki davacının davalıya ihtar çekmiş olması da neticeye etkili değildir. Anılan bu ilkelerin uygulanabilmesi ve gözetilebilmesi bakımından yukarıda değinildiği üzere, kişinin hakkının bulunduğu taşınmazda yapılanmasının önkoşul olduğunda kuşku yoktur.Ne varki; mahkemece keşfen elde edilen bilirkişi raporu ve ek raporunda yıkımı istenen baz istasyonunun imar uygulamasından sonra mı, veya önce mi yapıldığı, başka bir ifadeyle yapıldıktan sonra imarla davalıya kiralayana özgülenen taşınmaz içerisinde mi kaldığı konusunda kesin bir açıklık yoktur. Zira rapor münderecatı ile düzenlenen krokiler birbirlerini teyit eder nitelik taşımamaktadırlar.Öyleyse, öncelikle baz istasyonunun hangi tarihte yapıldığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, buna göre baz istasyonunun öncesinde davalıya kiralayanların mülkiyet alanında mı, yoksa bunun dışında mı kaldığının belirlenmesi, ondan sonra yukarıda değinilen kurallar da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken kendi içinde çelişkiler arzeden ve hükme elverişli olmayan rapor ve krokilere değer verilerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.