MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın pasif husumet yokluğundan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacı, 599 ada 104 parsel sayılı taşınmazda davalının babası ile birlikte paydaş olduklarını, ancak taşınmazdaki halı saha ruhsatının davalı adına düzenlendiğini, payına karşılık bedel ödeneceği taahhüt edildiği halde ödenmediğini, davalının kendisine ait bölümü kullandığını, davalıyı uyardığı halde sonuç alamadığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.Davalı, kayıt maliki olmadığından kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, halı sahanın taşınmazda paydaş olan babası tarafından satın alındığını ve halı sahada davacının hak sahibi olmadığını, çekişmeli taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi ve mülkiyet tespiti istemli davalar açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, kayıt maliki olmadığından davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.Çekişme konusu "arsa" vasıflı 599 ada 104 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet üzere davacı ve davalının babası olan dava dışı ... adına kayıtlı olduğu sabittir.Bilindiği üzere; elatma haksız eylem olup elatmanın önlenmesi davaları da haksız eylemleri gerçekleştiren kişi ya da kişiler aleyhine açılır.Somut olayda; davacının paydaş olduğu davaya konu 599 ada 104 nolu parselde davalının kayden hakkının bulunmadığı tartışmasızdır. Ne var ki; davalının babası Mehmet Hurşitoğlu da taşınmazda paydaştır.Bu durumda, davalının çekişme konusu taşınmazı babasına teban kullandığı belirlendiği takdirde davanın, paydaşın paydaşa karşı açtığı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası olarak değerlendirilmesi gerekeceğinde kuşku yoktur.Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.), Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK'nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Hâl böyle olunca; öncelikle, davalının taşınmazı paydaş olan babasına teban kullanıp kullanmadığı belirlenerek, babasına teban kullandığının saptanması halinde, davanın; paydaşın paydaşa karşı açtığı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası olarak nitelendirilip, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, toplanacak deliller toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.