Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5185 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 4604 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: EDİRNE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 15/12/2009NUMARASI: 2009/81-2009/392Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan annesi K. B.'in 2960 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakım akdiyle davalı oğluna temlik ettiğini, oysa davalının bakım yükümlülüğünü yerine getirmediğini, murise kızı olan dava dışı B.nin baktığını ileri sürerek, payı oranında iptal ve tescil isteminde bulunmuştur. Davalı, bakım koşullarını yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalıya yapılan temlikin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden; miras bırakan K. B.'in çekişme konusu 2960 parsel sayılı taşınmazını 09.03.2000 tarihli akitle davalı N.T.'a ölünceye kadar bakım akdiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, davacı, dava dilekçesinde davanın dayanağını oluşturan tüm olayları (vakıaları) bildirmekle yükümlüdür. (HUMK.Mad.179/1) Aynı Kanunun 74 ve 75.maddelerinin buyurucu nitelikteki hükümlerinde belirtildiği üzere Hakim Medeni Kanunda açıklanan ayrıcalıklar dışında, davanın sınırlarını çizen bu olaylarla bağlı olup, bunlar dışına çıkamaz ve inceleme yapıp karar veremez. Ancak, davada ileri sürülen olaylar belirsiz (müphem) veya çelişkili ise, belirsiz veya çelişkili gördüğü iddia veya sebepler (vakıalar) hakkında açıklama isteyebilir.Hemen belirtmek gerekir ki, hakim yukarıda değinildiği gibi davacının bildirdiği maddi olaylar ve son istekle bağlı ise de, HUMK.nun 76.maddesi uyarınca ileri sürülen maddi olaylarda hangi hukuki sebebe göre karar vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır. Başka bir anlatımla, maddi olgu ve olayları (vakıaları) bildirmek yanlara, bildirilen bu olay ve olgulara göre hukuki nitelendirmeyi yapmak, uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak kanun hükmünü bulup uygulamak hakime aittir. Öyle ki, hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa dahi hakim tarafından en uygun hukuki sebebin bulunması ve ona göre karar verilmesi gerekir.Somut olaya gelince; davacı, dava dilekçesinde açıkça davaya konu taşınmazın davalıya ölünceye kadar bakım akdiyle temlik edildiği halde, davalının edimini yerine getirmediğini ileri sürerek payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, aşamalardaki beyanlarında da aynı iddiayı sürdürmüş, muris muvazaasından söz etmemiştir. İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriği değerlendirildiğinde davada muris muvazaası hukuksal nedenine değil akde aykırılık nedenine dayanıldığı açıktır.Nevarki, akdin tarafı olan miras bırakan, sağlığında bu tür bir iddia ile dava açmadığına göre onun ardılı konumundaki mirasçının da böyle bir dava açmaya hakkı yoktur. Esasen mirasçının bu tür davalarda pay oranında talepte bulunması da mümkün değildir.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Davalının temyiz itirazları bu yön itibarıyla yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.05.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.