Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5177 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19740 - Esas Yıl 2013





ESAS NO : 2013/19740 KARAR NO : 2014/5177 MAHKEMESİ : KOZAN SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/09/2013NUMARASI : 2013/345-2013/611 Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı HUMY'nın 388, 6100 sayılı HMK'nın 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 1086 sayılı HUMY'nın 389., yine 6100 sayılı HMK.'nın 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada 1086 sayılı HUMY'nın 381. maddesinin son fıkrasının 6100 sayılı HMK.'nın 294. maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Somut olayda, Mahkemece, kısa kararda; “A. ili K. ilçesi Ç. köyü çukurören mevkii 502 ve 503 parsel sayılı taşınmazlarda malik gözüken Ahmet oğlu M. G isminin Ahmet oğlu Mustafa Yürük olarak tashihine,” şeklinde hüküm kurulduğu halde, UYAP'ta onaylı gerekçeli kararda "A. ili K. ilçesi T mahallesi 133 ada 156 parsel sayılı taşınmazda malik olarak gözüken Mehmet kızı S. G.'ün adı ve soyadının S. Y. olarak tashihine," şeklinde hüküm kurulmak suretiyle değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebiyle davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 10.3.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.