MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, tapu kaydında malik gözüken kişiler ile davacının/murisin aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir. Davacı ..., 198 ada 8 parsel sayılı taşınmazda paydaş olarak ismi geçen "... oğlu ..." ile kendisinin; davacı ... ise, aynı taşınmazda diğer 1/2 oranında paydaş olarak ismi geçen "... oğlu ..." ile babası olan murisinin aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Dava konusu 198 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 09.03.1982 tarihli kadastro sırasında 198 ada 1 parsel beyannamesinde alakalıların talebi ve bilirkişilerin beyanları veçhileyle ... ve ... adına tesbiti yapılarak komisyona sunulduğu, 20.12.1983 tarihli komisyon kararı ile " iş bu gayrımenkulun postasınca 198 ada 1 parsel beyannamesindeki mütalası, ekli evraklar ve bilirkişi beyanlarına istinaden yapılan tespitin yerinde olacağı kanaatiyle tespit gibi tesciline komisyonumuzca karar verildi". ... oğlu ... ve ... oğlu ... adına tespit edildiği, tespite ... oğlu ... tarafından 05.07.1984 tarihinde itiraz edildiği ve 20.11.1985 tarihli komisyon kararı ile itirazın reddi ile tespit gibi tescile karar verildiği ve komisyon kararının davasız kesinleşmesi ile 18.02.1986 tarihinde anılan kişiler adına sicil oluştuğu, nüfus müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabından "... oğlu ..." isimli iki kişinin bulunduğu, bunlardan birinin davacı ...'in mirasbırakanının (... oğlu 1926 doğumlu ...'ın) ölü olduğu, diğerinin ( ... oğlu 1944 doğumlu ...'ın ) ise sağ olduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu nedenle kayıt düzeltme/tespit davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek/tespit edilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.Somut olaya gelince; geri çevirme ile dava konusu edilen taşınmazın tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tedavüllü kayıtları ile dayanak belgelerinin (özellikle kadastro sırasında yapılan tespite ilişkin 198 ada 1 parsel beyannamesindeki mütalaa, alakalıların talebi, bilirkişilerin beyanları ve ekli evraklar ile birlikte) istendiği halde kadastro tutanağı ve komisyon kararı dışında anılan kayıtlar dosyaya getirtilmemiştir. Hâl böyle olunca, dava konusu taşınmazın tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tedavüllü kayıtları ile dayanak belgelerinin (özellikle yukarıda anılan kadastro edinme sebebi sütunundaki tespite esas alınan 198 ada 1 parsel beyannamesindeki mütalaa, alakalıların talebi, bilirkişi beyanları ve ekli evraklar vb.) dosyaya getirtilmesi, tescile dayanak komisyon kararındaki muteriz ... oğlu ... ile davacı ...'nın aynı kişi olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, gerekirse çekişme konusu taşınmazın evveliyatını bilen, tarafsız yaşlı mahalli bilirkişilerin ve komşu parsel maliklerinin isimlerinin tespit edilerek ve varsa taraf tanıklarının mahallinde keşif yapılmak suretiyle taşınmaz başında dinlenip dava konusu taşınmazın kayıt maliklerinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması ve halen sağ olan 1944 doğumlu ...'ın ilgili sıfatıyla duruşmaya çağrılarak taşınmaz üzerinde bir hak iddiasının olup olmadığının sorulması (mülkiyet iddiasında bulunması halinde davanın çekişmeli yargıya dönüşeceğinin dikkate alınması) gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir. Davalı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.