ESAS NO : 2015/2811 KARAR NO : 2015/5162 MAHKEMESİ : BODRUM 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/03/2013NUMARASI : 2009/55-2013/120Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.09.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat H... C... Y... ile temyiz edilen davalı T... Petrol Ürünleri Gıda Tarım Hayvancılık İnşaat Otomotiv Nakliyat ve Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat S... C... Ç..., Avukat C...K... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen diğer davalı G... İnş. Emlak Nak. Elk. Petrol ve Gıda Ürün. Tur. Tic. San. İth. İhr. Ltd. Şti. gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava; tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı dava dilekçesinde; dava konusu 2591 parsel sayılı taşınmazda yer alan 1 ve 2 nolu dubleks dairenin davalı G...ürbeyoğlu İnşaat Ltd. Şti.'ne tapuda satış yoluyla temlik edildiğini, satış bedelinin davalı şirket tarafından muhtelif çeklerle karşılandığını ancak çeklerin karşılıksız çıktığını, böylelikle bedel ödenmeksizin tapuda ferağ verildiğini, davalı G....İnşaat Limited Şirketinin dolandırıcılık yaptığını, paravan kurulan şirketlerle piyasayı dolandırdığını, diğer davalı T... Petrol Ürünleri Limited Şirketinin de paravan şirket olduğunu, bu nedenle yargılandıklarını, davalı G... İnşaat Limited Şirketinin olası iptal ve tescil davasını önlemek amacıyla kısa bir süre içinde taşınmazı diğer davalı şirkete muvvazaalı olarak devrettiğini, davalılar arasında el ve işbirliği bulunduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.Davalı G... İnşaat Limited Şirketi, herhangi bir savunma getirmemiş, davalı T... Petrol Ürünleri Limited Şirketi ise ; çekişmeli taşınmazı bedeli karşılığında tapu kaydına güvenerek iktisap ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; iddianın kanıtlanamadığı, davalı şirketler arasında organik bağlantının bulunmadığı, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmamış olmasının satışı geçersiz kılmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. İddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde; davacının taşınmazı satma iradesinin bulunduğu, satış bedelinin ödeneceği konusunda gerek kendisine gerekse piyasaya güven tesis edilerek tapuda işlem tekemmül ettirildiği halde satış bedeli olarak verilen çeklerin karşılıksız çıktığı, satış bedelinin ödenmediği ileri sürülerek hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunulduğu tartışmasızdır. Hemen belirtmek gerekir ki; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.Diğer taraftan; 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. ) maddesi gereğince, hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin vereceği beraat kararıyla bağlı değil ise de, ceza davasında verilen mahkumiyet kararındaki, eylemin “hukuka aykırılığını” ve “illiyet bağının varlığının” saptayan maddi olgular ve olayların oluş biçimi bakımından hukuk hâkimini bağlayacağı açıktır.Yukarıda açıklanan ilke ve yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davacının, kayden maliki bulunduğu dava konusu 2591 parsel sayılı taşınmazda yer alan 1 ve 2 nolu bağımsız bölümü, vekil kıldığı, kızı A... K... aracılığıyla 20/11/2008 tarihinde, davalı G... İnşaat Limited Şirketine satış yoluyla temlik ettiği, anılan şirketin de yaklaşık bir hafta sonra 27/11/2008 tarihinde bağımsız bölümleri diğer davalı T... Petrol Limted Şirketine devrettiği, satış bedeli olarak belirlenen çeklerin karşılıksız çıktığı, bunun üzerine eldeki davadaki iddialarla ilgili olarak vekil A... K...yanısıra dava dışı kişilerin de benzer eylem ve hukuki işlemlerden ötürü davalı hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundukları, davalı şirket yöneticilerinin de aralarında bulundukları kişiler hakkında İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/179 Esas sayılı dosyası ile nitelikli dolandırıcılık ve suç örgütü kurma ve yönetme suçlarından cezalandırılmaları istemi ile ceza davası açıldığı, yargılama sırasında davalı G... Limited Şirketinin yetkilisi C... U... ve T...Limited Şirketi yetkilisinin S... T... olduğu, C... U...’ın Şanlıurfa- V...., S... t....’nın ise Şanlıurfa- S...nüfusuna kayıtlı oldukları, T... Limited şirketinin, G... şirketinin paravan şirketi olduğu, temliki işlemde vekil sıfatı ile yer alan davacının kızı A... K...’in ilk el konumundaki G... Limited Şirketi ile arasında arabulucuk yapan S... C...’un da sanık olarak yargılandığı, S...C...’un davalı G.... şirketinin güvenilir olduğu yönünde telkinlerde bulunduğu, aracılık ettiği, adı geçenlerin yaşadıkları yörede piyasada güven uyandırmak suretiyle ticari ilişkiler kurdukları, bazı taşınır mal alımlarında şirketler arasında para transferleri yapılarak piyasanın güvenini kazandıkları, bu arada kişilerin taşınır ve taşınmaz mallarını karşılıksız çekler karşılığında kendi nam ve hesaplarına geçirdikleri, çeklerin karşılıksız çıkmalarından dolayı şirketler hakkında muhtelif suç duyuruları yapıldığı, dolandırıcılık yoluyla edindikleri taşınmazları ve taşınırları yakın çevrelerindeki kişi ve paravan şirketlere devrettikleri, nitekim eldeki davaya konu taşınmazların temellükü bakımından da kayıt maliki davacı ile vekil kıldığı kızı A... K...’e karşı nitelikli dolandırıcılık eylemini işledikleri anılan ceza dava dosyası kapsamında saptanarak açıklanan eylemden dolayı mahkûmiyetlerine karar verildiği, ilgili kararın temyiz incelemesi aşamasında olduğu anlaşılmaktadır. O halde; hile iddiasına ilişkin oarak İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesince karara bağlanan 2011/179 Esas, 2013/9 Karar sayılı dava dosyasında, maddi olayın tespitinin, sonuca etkili olup suçun subuta ermesi halinde gerek ilk temlikteki hile iddiası gerekse son kayıt malikinin 4721 saylılı yasının 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı hususu da kanıtlanmış olacağından, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun (HMK) 165. maddeleri uyarınca verilecek kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği kuşkusuzdur.Hâl böyle olunca, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/179 Esas, 2013/9 Karar sayılı dosyasının neticesinin eldeki davanın sonucuna etkili olacağı gözetilerek anılan ceza dava dosyasının kesinleşmesi beklenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.