Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5161 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 2380 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İMRANLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 08/09/2011NUMARASI : 2010/112-2011/154Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 209 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmalarında davalı adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazın Kızılırmak yatağı içerisinde yer aldığını ve davalı yararına zilyetlik koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, tapusunun iptali ile Hazine adına tescili isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın KISMEN KABULÜNE karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 209 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 05.09.2006 tarihinde davalı adına yapılarak tespitin 20.11.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Davacı hazine taşınmazın Kızılırmak yatağı içerisinde, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, davalı yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Nevarki, mahkemece kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi yönünde bir araştırma yapılmış değildir. Bilindiği üzere,son kez yürürlüğe giren 362l sayılı kıyı kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini"belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9.maddeleri,Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamı dışında bırakılmış;anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekle olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.ll.l997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da "kural olarak,mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna;ancak 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında,bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine"işaret edilmiştir. Hal böyle olunca,öncelikle idare tarafından 362l sayılı Kanunun 9.maddesi hükmüne göre "kıyı kenar çizgisi" haritasının düzenlenip, düzenlenmediği araştırılmalı,ondan sonra,üç jeologtan oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve Tapu Fen Memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılmalı;harita düzenlendiğinin ve yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği şekilde işlem gördüğünün,böylece davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda"kıyı kenar çizgisi" idarenin düzenlendiği harita ya değer verilerek saptanmalıdır. Harita düzenlenmediğinin yada düzenlenipte 5/3 sayılı kararda yazılı olduğu gibi bizzat bildirim yapılmadığının veya ilanen bildirime karşın,idari yargıya başvurulmadığının ortaya çıkması halinde ise,kıyı kenar çizgisi,bilimsel verilerden ve düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcılık niteliğini kazanamamış haritadan yararlanılarak belli edilmeli belirlenen çizgi Tapu Fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisine infazda kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yansıtılmalı ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi, komşu parsel kayıtlarının mahallinde uygulanması ve bu yönde bilirkişilerden denetime elverişli rapor alınması, hükmü davalının temyiz etmediği de gözetilerek kazanılmış haklarda dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere noksan soruşturma ile karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 Sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla ) 1086 Sayılı HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.05 .2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.