MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.04.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili Avukat, feri müdahil ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı, 3367 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak köy yerleşim alanı içinde kalan 111 ada 8 parsel sayılı taşınmaza iyiniyetle yapılandığını, ayrıca 10.000.TL ödeme yaptığını, komisyonca belirlenen değer üzerinden adına tescil talebinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini ileri sürerek, bakiye bedelin ödenmesi koşuluyla dava konusu taşınmazın adına tescilini, bu talebi kabul edilmediği takdirde Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 724.maddesi hükmü uyarınca bedel karşılığı adına tescile karar verilmesini istemiştir.Davalı ..., davacı adına tescil koşulları bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; hak sahipliği iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu arsa vasıflı 111 ada 8 parsel sayılı taşınmazın ...Tüzel Kişiliği adına kayıtlı olduğu, davacının 3367 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik uyarınca yapmış olduğu başvurunun nazara alınmadığını, ayrıca taşınmaza iyiniyetle yapılandığını ve TMK'nin 724. maddesi uyarınca adına tescili gerektiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. .Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkânı yoktur. Şöyle ki; 3367 sayılı Kanun uyarınca bir tahsis yapılıp yapılmadığı açıklığa kavuşturulmadığı gibi, davada terditli olarak ileri sürülen temliken tescil hukuki sebebine dayalı talep konusunda da değerlendirme yapılmamıştır.Hâl böyle olunca, öncelikle çekişme konusu taşınmaz ile ilgili olarak 3367 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca davacıya yapılmış bir tahsis olup olmadığının, buna ilişkin tüm kayıtların temini ile açıklığa kavuşturulması, anılan kanun ve yönetmelikteki diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi, daha sonra davacının TMK'nin 724. maddesine dayalı talebi ile ilgili olarak inceleme ve değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek neticeye gidilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.