MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece, tapu iptal ve tescil talebinin reddine, tenkis talebinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar ve katılma yoluyla davacı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.04.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden vekili Avukat ...... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Davacı, mirasbırakanı babası ......’nun paydaşı olduğu ve aynı zamanda müteahhitliğini yaptığı 3 ada 1 parsel sayılı taşınmazda, yaptığı inşaat neticesinde hak ettiği 1, 2, 3, 6, 7 ve 8 numaralı bağımsız bölümleri dava dışı arsa sahiplerine vekâleten ikinci eşi olan davalı .....’e, ardından da ilk eşinden olma çocukları olan İclal, .. ve ..’e temlikini sağladığını, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, ayrıca saklı payı ihlal kastı ile gerçekleştirildiğini ileri sürerek, muris muvazaası nedeniyle miras payı oranında iptal ve adına tescil, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir. Davalılardan .., iddiaların doğru olduğunu belirtmiş, diğer davalılar temliklerin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olmadığını, mirasbırakanın paylaştırma yaptığını, tenkis koşulları bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece; çekişme konusu taşınmazlarda mirasbırakanın malik olmadığı gerekçesiyle tapu iptal ve tescil talebinin reddine, tenkis hükümlerinin uygulanması gerektiği gerekçesiyle tenkis talebinin kabulüne karar verilmiş, hüküm bir kısım davalılar ve katılma yoluyla davacı tarafından temyiz edilmiştir.Bir kısım davalılar vekilinin temyiz dilekçesi davacı vekiline 15.04.2014 tarihinde tebliğ edildiği, katılma yoluyla temyiz dilekçesinin 28.04.2014 tarihinde verildiği, bu durumda katılma yoluyla temyiz talebinin süresinde yapılmadığı anlaşılmakla, 1086 Sayılı HUMK’nun 433/2 ve 5236 sayılı yasanın geçici 2. maddesi uyarınca davacı vekilinin 28.04.2014 havale tarihli TEMYİZ DİLEKÇESİNİN REDDİNE,Öte yandan; davaya konu tasarrufların tenkise tabi olduğu ve mirasbırakanın saklı payı ihlal kastı ile hareket ettiği saptanmak suretiyle tapu iptal tescil talebinin reddine ve tenkis talebinin kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Bir kısım davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, Reddine.Bir kısım davalıların sair temyiz itirazlarına gelince; mahkemece tenkis talebi konusunda yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; Mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK'nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tâbi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.Hâl böyle olunca, tenkis talebi yönünden yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda hesap yapılması, TMK’nin 561.maddesi uyarınca davalıların da saklı pay sahibi mirasçı olduğu gözetilerek tenkisi gereken değerin belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek karar verilmiş olması doğru değildir.Bir kısım davalıların bu hususlara yönelik temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davalılar vekili Avukat ... Akıcı, için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.